flam vard›r.
‹nsanlar Frans›z› ilgiyle dinliyorlard›. O, devam etti:
– Ben, bir bilgin de¤ilim. Evreni yöneten yüce yasalardan
da haberim yok. Ancak ben yürekli bir insan olarak sizlere flu-
nu söyleyebilirim: Bu dünyalarda yaflanabilir mi, bilmiyorum.
Bunu ö¤renmeye gidiyorum. Sözün k›sas› bu.
– fiimdi Dünya’m›z›n ekseni e¤iktir. Biraz daha düzgün ol-
sayd› Dünya’m›z›n her fleyi de¤iflirdi.
– Öyleyse ne duruyoruz? Ekseni do¤rultal›m. Bunu yap-
mak için hemen çal›flmaya bafllayal›m. Bir dayanak noktas›-
na yerlefltirilen kald›raçla bunu yapabiliriz.
Halk bu öneriyi çok be¤enmifl olmal› ki, uzun süre alk›flla-
d›. Ama bu dayanak noktas› neredeydi? Dayanak noktas› bu-
lunsa bile, yerkürenin a¤›rl›¤›na dayanabilecek bir kald›raç
nas›l yap›labilirdi?
Ne de olsa “sivri ak›ll›” diye bir deyim vard›r. Eh, sivri ak›l-
l›n›n akl›na her fley bu sivri noktadan girer çabucak. Ancak,
ayn› çabuklukla bu sivri noktadan uçup gider.
* * *
149
