Barbicane’in kronometresiyle Murchison (Mörçison)’unki
birbiriyle uyumluydu. D›flarda kalacak olan Murchison, tam
saniyesinde bir dü¤meye basarak barut y›¤›n›na elektrik ak›-
m› yollayarak mermiyi ateflleyecekti. ‹çerdekiler, son befl on
saniyeyi, ellerindeki kronometreden izleyebileceklerdi.
Eh, iflte namlunun a¤z› boflalt›lm›flt›. Üç kafadar afla¤›ya
ineceklerdi. Yeryüzünde, bir topra¤a bast›klar› son anlard› ar-
t›k. Az sonra yerin üç yüz metre alt›na inecekler, bundan son-
ra da yeryüzüne bir daha ayak basamayacaklard›.
Kuyunun a¤z›nda, oraya kadar gelen görevlilerle vedalafl-
t›lar. Bu, çok hazin bir vedalaflma oldu. Maston gözyafllar›n›
tutamad›. Barbicane’le kucaklafl›rken onun kula¤›na:
– Say›n Baflkan, daha vakit geçmifl say›lmaz, diye f›s›lda-
d›. Ne olur beni de götürün.
– Hay›r Maston, dedi izin veremem buna.
– Ne olur, çok istiyorum sizinle beraber olmay›.
Barbicane onu biraz pohpohlad›:
– ‹yi ama Maston, dedi, biz gidince buradaki iflleri kim yü-
rütecek? Bizi Ay’da yaln›z b›rakmak gibi bir fley olur bu! Unut-
ma, ard›m›zdan yap›lacak dünya kadar ifl var.
Maston bu sözlerle yat›flt›. Arkadafl›na, hiç merak etme-
mesini, buradaki iflleri hiç aksatmadan yürütece¤ini söyledi.
Az sonra üç yolcu afla¤›ya indi. Merminin tepesindeki ka-
pa¤› açarak içeri girdiler. Sonra kapa¤› içerden iyice kapat›p
vidalad›lar. Bu kapa¤› ancak Ay yüzüne inince, d›flar› ç›kmak
için açacaklard›.
178
