Dük söze kar›flt›:
– Elbette Sanço, elbette dostum. Senyör Don Kiflot
izin verirse, bana fazla gelen, hiç de az›msanmayacak
bir aday› ba¤›fllar›m size.
– Git ve dükün önünde diz çök! dedi Don Kiflot.
Bunun üzerine papaz, h›rsla masadan kalk›p odadan
ayr›ld›.
– Sevgili Aslanl› fiövalye, verdi¤iniz yan›ta hayran
kald›m, dedi düfles.
– Yüce efendim benden daha iyi bilirler; sataflmayla
afla¤›lama aras›nda fark vard›r. Afla¤›lama, bunu yapa-
bilen insandan gelir. Oysa sataflma, içinde afla¤›lama
pay› bulunmaks›z›n herkesten gelebilir. Örne¤in; yolda
yürüyen bir adama, silâhl› on kifli bir güzel sopa çekse,
adam k›l›c›na el atsa bile, say›sal olarak karfl›s›ndakiler
çok oldu¤undan öcünü alamaz. Bu adama satafl›lm›fl
ama afla¤›lanmam›flt›r.
– ‹nan›n, öyle horlanacak adamlar de¤ildirler gezgin-
ci flövalyeler. Vallahi Reinaldos da Montalban (Reynaldo
da Montalban), flu adam bozuntusunun sözlerini duy-
sayd›, elinin tersiyle öyle bir tokat indirirdi ki, papaz efen-
di üç yüz y›l konuflamazd›, dedi Sanço Panço.
Düfles, Sanço’nun konuflmas›na gülmekten k›r›l›yor-
du. Onun, efendisinden daha ç›lg›n, daha e¤lendirici ol-
du¤unu düflünüyordu. Zaten o s›ralarda birçok kifli ayn›
görüflteydi. Neyse Don Kiflot sakinleflti, yemek de bitti.
Salona kahve içmeye geçtiler.
46