ES‹R TÜCCARI
fiubat ay›n›n, so¤uk bir günüydü. Amerika’n›n Kentucky (Ken-
taki) eyaleti P. kentindeki evlerden birinde; iki adam, önemli bir ko-
nuyu tart›fl›yorlard›. ‹yi döflenmifl yemek odas›nda, iskemlelerini bir-
birine yanaflt›rm›fl halde konuflan iki adamdan biri k›sa ve fliflman-
d›; her davran›fl›ndan kaba ve görgüsüz oldu¤u anlafl›l›yordu. Kar-
fl›s›nda oturan adamsa; tam tersine, temiz görünüfllü ve görgülü bi-
ri olan Bay Shelby (fielbi)’ydi.
– Bunu yapamam Bay Shelby, diye elindeki bardakla oynuyor-
du görgüsüz olan›.
– Ama Tom düzenli, namuslu ve becerikli bir adamd›r.
Haley (Heyli), barda¤›na içki koyduktan sonra sordu:
– Bir zenci ne kadar namuslu olabilirse mi demek istiyorsunuz?
– Hay›r. Onun her zaman dürüst oldu¤unu ve bana ba¤l› kald›-
¤›n› biliyorum. Zorunlu olmasayd›m kesinlikle b›rakmak istemezdim.
Haley:
– Ben, bir ifl adam›n›n olabilece¤i kadar namusluyum. Sizin is-
te¤inizi yerine getirmek isterdim, dedi.
K›sa bir sessizlik oldu. O s›rada, odaya dört befl yafllar›nda bir
erkek çocu¤u girdi. Shelby çocu¤a seslendi:
– Gel bakal›m, Henry (Henri). Haydi, bize nas›l dans edip flark›
söyledi¤ini göster.
5
