– Silâhlar patlay›nca çok korktum. Geceki olaylar› merak
etti¤im için geldim. Ölü bile olsalar onlara bir daha rastlamak
istemem.
– Dün gece senin için çok kötü geçti. Fazla yata¤›m›z var.
Kahvalt›dan sonra yatar dinlenirsin biraz. Yaz›k ki, onlar› eli-
mizden kaç›rd›k. Senin anlatt›¤›n yere gittik. ‹yice yaklaflana
kadar ses ç›karmadan ilerledik. Tam da o s›rada, kendimi tu-
tamay›p aks›rd›m. Ben önden yürüyordum. Çal›lar›n arkas›n-
dan iki kiflinin f›rlay›p kaçt›¤›n› gördüm. Çocuklara atefl etme-
lerini söyledim, ben de silâh›m› ateflledim. Ormana kaçt›lar.
Onlar da bize atefl ettiler. Ayak sesleri duyulmaz olunca izle-
meyi b›rakt›k. Köye inip flerife durumu anlatt›k. Hava ›fl›y›nca
her yan› arayacaklar. O¤ullar›m da onlarla birlikte gidecek.
Hava çok karanl›kt›. Kim olduklar›n› göremedik. Sen görebil-
din mi?
– Evet. Onlar› köyden buraya kadar izledim. Biri, sa¤›r dil-
siz ‹spanyol. Öteki de üstü bafl› dökülen, korkunç yüzlü...
– Tan›yorsun o kiflileri. Bir gün ben de rastlam›flt›m onla-
ra. Hemen oradan uzaklaflm›fllard›.
Welshman baba bunlar› söyledikten sonra o¤ullar›na:
– Haydi, siz de do¤ru flerife gidin. Kahvalt›n›z› yar›n sa-
bah yapars›n›z, dedi.
Delikanl›lar yola ç›kmadan Huck arkalar›ndan kofltu.
– Ne olur, onlar› ele verenin ben oldu¤umu söylemeyin!
diye üsteledi.
114