Kral:
– Kötü bay›m, kötü! diye yan›t verdi. Nas›l oyalana-
ca¤›m, bilemiyorum.
– Nas›l m› oyalanacaks›n›z? Majesteleri avda de¤il-
ler miydi bugün?
– Gereksiz u¤rafl. Köpeklerin burunlar› koku alm›yor
art›k. Güzel bir hayvan koval›yoruz. Alt› saat ard›ndan
kofluyoruz. Tam güçten düflmeye bafllay›nca, köpekler
baflka bir hayvan›n ard›na tak›l›yorlar. Böyle olunca, ar-
t›k ava gitmek istemiyorum. Ah, çok mutsuz bir kral›m
ben. Sonra bir de Kardinal var bafl›mda. Bir an bile ra-
hat b›rakm›yor beni. ‹spanya’dan söz ediyor, Avustur-
ya’dan söz ediyor, ‹ngiltere’den söz ediyor!... K›sacas›
sizden memnun de¤ilim Bay Tréville.
– Majestelerini böylesine üzecek ne gibi bir davran›fl-
ta bulundum acaba?
Kral, M. Tréville’in sorusuna yan›t vermeden sözleri-
ni sürdürdü:
– Siz görevinizi böyle mi yap›yorsunuz bay›m? Size
bunun için mi “silâhflorlar›m›n bafl›” diyorum. Silâhflorla-
r›n›z adam öldürüyor, Paris’i yakmak istiyorlar ve sizin
k›l›n›z k›p›rdam›yor. Umar›m, adamlar›n›z tutuklanm›fl
ve adalet yerini bulmufltur.
M. Tréville so¤ukkanl›l›kla yan›tlad›:
– Efendimiz, ben de bunu istemek için gelmifltim si-
zin yan›n›za.
66
