• gökte ararken yerde bulmak:
Zorlukla bulabilece¤ini sand›¤› bir fleyi ya da bir kimse-
yi kolayl›kla elde etmek.
Tesisatç›y› gökte ararken yerde bulmufltu.
• Gökten zembille
(*)
mi indi:
1.
O, Tanr›’n›n özel olarak gönderdi¤i ve sayg›nl›k gör-
mesini istedi¤i bir kifli mi? Niçin baflkalar›na tan›nma-
yan haklar ona tan›n›yor? anlam›nda söylenir.
Bizden ne üstünlü¤ü var onun. Gökten zembille mi in-
di o?
2.
U¤raflmadan, didinmeden kendili¤inden mi türedi?
anlam›na da gelir.
Bu zenginlik gökten zembille mi indi bana?
• gölgede b›rakmak (bir kimseyi, bir fleyi):
Ondan daha çok baflar›l› olmak.
Ustas›n› bile gölgede b›rakt›.
• gölge düflürmek (bir fleye):
Bir fleyin de¤erini azaltacak ifller yapmak.
Yapt›¤›m ifle gölge düflürüyor.
• gölge etmek:
Bir iflin düzgün yürütülmesine engel olmak.
Gölge edecek diye korkuyorum.
• gölgesinden korkmak (kendi):
Çok korkak olmak.
O kendi gölgesinden korkar.
• gönlü çekmek:
bk. can› çekmek.
• gönlü kalmak:
bk. gözü kalmak.
198
(*) zembil:
Has›rdan örülmüfl sapl› torba.
Deyimler/196-216 21/07/2010 21:02 Page 198
