aquarium
(ikweiryim)
akvaryum
Arab
(erıb) Arap
archeology
(aıkıyploci) arke-
oloji
archer
(a:çı) okçu
architect
(a:kitekt) mimar
arctic
(arktik) Kuzey Kutbu’na
ait
are
(a:) -dırlar, -siniz (be fiilinin
şimdiki zaman çoğul şekli)
area
(eıriı) alan, bölge, saha
Argentina
(a:cınti:nı) Arjantin
argue
(a:giu) tartışmak
arithmetic
(eritmıtik) aritmetik
arm
(arm) kol
armchair
(a:mçeı) koltuk
army
(a:mi) ordu
armour
(a:ma) zırh
armpit
(a:mpit) koltukalti
aroma
(ıroumı) güzel koku
around
(ıraund) etrafında,
çevresinde
There were trees all around
the house.
Evin dört bir yanında (etra-
fında) ağaçlar vardı.
arouse
(ırauz) canlandırmak,
harekete geçirmek
arrange
(ıreync) tertip etmek,
düzenlemek
arrangement
(ı rey nem ı nt)
düzen, hazırlık, anlaşma, tertip
arrest
(ırest) tutuklama /
tutuklamak
arrival
(ırayvıl) varış, geliş
arrive
(ırayv) vasıl olmak,
varmak
arrow
(erou) ok
art
(a:t) sanat
artichoke
(a:tiçok) enginar
article
(a:tikıl) makale / eşya /
harfi tarif (gram)
artificial
(artifişıl) yapay
artist
(artist) sanatkâr, ressam
as
(ez) gibi, olarak, iken, - diği
için.
I saw him as he was com-
ing here. Onu buraya gelirken
gördüm.
as..as
kadar
He is as tall as his brother. O
kardeşi kadar uzundur.
He can’t go
anywhere as he is very poor.
Çok fakir olduğundan hiçbir
yere gidemez.
Do as your teacher tells you.
Öğretmeninin sana söylediği
gibi yap.
as a rule
(ez e rul) genellikle
as if
(ez if) sanki
as soon as
(ez suun ez)
...ince, ..ir ...mez (gelir
gelmez)
As soon as he got on, the bus
started.
-17-
as soon as
