-19-
azure
attraction
(ıtrekşın) ilgi çekici
şey, çekicilik, cazibe
attractive
(ıtrektiv) çekici,
cazip, alımlı
aubergine
(ıubeıji:n) patlıcan
auburn
(o:bın) kestane rengi,
kumral
auction
(o:kşın) açık arttırma
ile satış
audible
(oıdibıl) kolayca du-
yulabilir, duyulacak kadar
audience
(o:diyıns) dinleyici-
ler, seyirciler (bir salonda)
august
(o:gıst) ağustos
aunt
(a:nt) teyze, hala, yenge
Australia
(o:streylyı) Avust-
ralya
Austria
(oıstriı) Avusturya
author
(o:tı) yazar
authority
(o:toriti) yetki, otori-
te / makam / yetkili
authorize
(o:tırayz)
yetki vermek
autograph
(otıgra:f) bir kim-
senin imzası, kendi el yazısı
automatic
(o:tımetik) otomatik
automobile
(otımıbiıl) otomobil
autumn
(o:tım) sonbahar
avalanche
(evıla:nç) çığ
auxiliary
(ogziliıri)
yardımcı, yedek
avenue
(evınyu) geniş
cadde, bulvar
average
(evıric) vasat, vasati,
alelade, ortalama
aviation
(eyvıyeyşın) havacılık
avoid
(ıvoyd) önlemek, ka-
çınmak, sakınmak
awake
(iweyk) uyanık
award
(ıwo:d) ödül /
ödül vermek
aware
(ıweı) haberdar,
farkında
away
(iwey) uzağa, uzakta
His house is two kilometres
away.
Evi iki kilometre ötede. The
sound died away. Ses yavaş
yavaş azalıp kesildi.
His father is away. Babası
uzakta (burada yoktur).
Take these books away. Bu
kitapları buradan kaldır.
Put these books away. Bu ki-
tapları kaldır.
awe
(o:) korku, korkuyla
karışık saygı
awful
(o:ful) müthiş, korkunç /
son derece berbat
awkward
(o:kwıd) beceriksiz /
kullanışsız / şaşkınlık yaratan
/sakar
axe
(eks) balta
axis
(eksis) eksen
azure
(eja:) gökyüzü,
gök mavisi