-162-
virtue
virtue
(vö:çyu) fazilet, mezi-
yet, üstün yetenek ve özellik
virtuous
(vö:çuıs) faziletli
virus
(vayrıs) virüs
visa
(vi:zı) vize
visible
(vizibıl) görülebilir
visibility
(vizıbilıti) görünürlük,
görüş sahası
vision
(vijın) görüş / hayal
visit
(vizit) ziyaret / ziyaret et-
mek
visitor
(vizitı) ziyaretçi
visual
(vijuıl) görmeye ait, vi-
züel, optik, görülebilir
vital
(vaytıl) hayati, çok gerekli
vitamin
(vitımin) vitamin
vivid
(vivid) canlı, güçlü
vocabulary
(vıkebyulıri) bir
kimsenin kullandığı kelimeler,
kelime bilgisi
vocal
(voukıl) sese ait
vogue
(voug) moda
voice
(vois) ses, söz / keli-
melerle ifade etmek, dile ge-
tirmek
volcanic
(volkenik) volkanik
volcano
(volkeynou) volkan
volleyball
(volibol) voleybol
volume
(volyuım) cilt / hacim
voluntary
(volıntıri) isteyerek,
ihtiyari / gönüllü
volunteer
(volintiı) gönüllü,
gönüllü olmak
vomit
(vomit) kusmak
vote
(vout) oy / oy vermek
voter
(voutı) seçmen
vow
(vau) ant, yemin / adak
vowel
(vauıl) sesli harf
voyage
(voyic) deniz seyahati
vulgar
(valgır) kaba, terbiye-
siz, aşağılık, bayağı, adi
vulnerable
(valnırıbıl) yarala-
nır, kolay incinir, zedelenir
vulture
(valçı) akbaba