– Susun! diye ba¤›rd›.
Steerforth d›fl›nda herkes susmufltu. O, diklenerek:
– As›l sen sus! Bize böyle davranamazs›n, dedi.
– Otur yerine!
– As›l sen otur!
Çocuklar gülüflmeye bafllam›flt›. Ö¤retmenin yüzünün
bembeyaz oldu¤unu görünce seslerini kestiler.
– Çocuklar› bana karfl› k›flk›rt›yorsun. Ayr›cal›kl› duru-
mundan yararlanarak bana karfl› koyman çok çirkin bir fley.
– Kendini bilmez bir dilenciden baflka bir fley de¤ilsin
sen!
Traddles:
– Çok ay›p, Steerforth, çok ay›p, diye ba¤›rd›.
Bu s›rada Bay Creakle, Tungay ile içeri girip masan›n
üzerine oturdu. Sonra Steerforth’a dönüp:.
– Olay› anlat bakal›m, dedi.
– Bana ayr›cal›kl› oldu¤umu söyledi.
Creakle, Bay Mell’e:
– Bu sözle ne demek istedin? diye sordu.
– Ayr›cal›kl› durumunu kullanarak beni küçük düflürmeye
kalk›flt›¤›n›.
– Ayr›cal›kl›l›ktan söz ederken bana sayg›s›zl›k etti¤ini
düflünmedin mi?
– Hakl›s›n›z. Ama, bunu söylemem gerekiyordu.
Steerforth söze kar›flt›:
26