– Emily nerede? dedi.
Ham, onun sorusunu karfl›l›ks›z b›rakt›. Bana döndü:
– Biraz d›flar› gelir misiniz?
Kap›dan ç›k›nca a¤lamaya bafllad›. Çok flafl›rm›flt›m.
– Gitti Bay David. Aflk›m, umudum, her fleyimdi o!
– Nereye gitti?
– Emily kaçt› Bay David. Amcama nas›l söyleyece¤im
bunu?
Herkes flaflk›nl›k ve üzüntü içindeydi. Kad›nlar›n 盤l›kla-
r›, ba¤r›flmalar birbirine kar›fl›yordu.
Emily giderken bir mektup b›rakm›flt›. Özetle; aralar›nda
yaflad›¤› sürece, hak etti¤inden çok sevgi gördü¤ünü, herke-
si çok sevdi¤ini söylüyor; kendisini ba¤›fllamasalar bile, ne
kadar ac› çekti¤ini bilmelerini istiyordu.
Bay Peggotty donmufl gibiydi. Kendini toparlamas›n› rica
ettim.
– Kim bu adam? Ad› nedir? dedi.
– Son aylarda, buralara s›k s›k ufla¤›yla gelen bir bay
vard›. Bu sabah, gün a¤armadan Norwich (Norviç) yolunda
yabanc› bir arabaya bindi¤ini görmüfller.
– Bu bay›n ad› Steerforth olmas›n?
Bunu Bay Peggotty söylemiflti. Birden kalk›p paltosunu
ald›. Ham:
– Nereye gidiyorsunuz? dedi.
– Önce o u¤ursuzun teknesini bat›raca¤›m. Sonra da
56