Gün geçtikçe kuca¤›mdaki Dora’n›n hafifledi¤ini, ondan
bir fleyler eksildi¤ini duyumsuyor; bunun yorumunu yapmak-
tan kaç›n›yordum. Ne var ki, düflünmek istemedi¤im bir sona
do¤ru a¤›r a¤›r yaklaflmaktayd›.
Bir akflam Bay Peggotty bana geldi. Martha u¤ray›p, ye-
ni bir haber getirinceye kadar Londra’dan ayr›lmamas›n› söy-
lemifl.
– Nedenini aç›klad› m›?
– Siz de bilirsiniz, Martha az konuflur. Bütün sorular›m›
karfl›l›ks›z b›rakt›.
– Emily’yi bulaca¤›n›za inan›yorum, dedim.
On gün kadar sonra, bahçede gezinirken pelerinli birinin
kap›ya yaklaflt›¤›n› gördüm. Gelen Martha’yd›.
– Sizi rahats›z etmek istemiyordum Bay Copperfield;
ama Bay Peggotty’yi evde bulamad›m. Ona bir not b›rak›p
buraya kofltum. Benimle gelebilir misiniz? dedi.
Bir arabaya bindik. Golden (Gold›n) Alan› yak›nlar›nda
inece¤imizi söyledi. Arabadan inince bir soka¤a sapt›k. Bura-
daki yap›lar oldukça bak›ms›zd›. Martha’n›n gösterdi¤i eve gi-
rip üst kata ç›kt›k. Koridorda h›zl› h›zl› yürüyen bir kad›n var-
d›. Kad›n, odalardan birine girdi.
Martha f›s›lt›yla:
– Tan›mad›¤›m bir kad›n benim odama girdi, dedi.
– Ben tan›yorum Martha.
Odada iki kad›n vard›. Birisi Rosa Dartle idi. Ötekinin
78