105
• bofla gitmek:
(Harcanan emek, para) Hiçbir ifle yaramamak.
Çok para harcad›, ama hepsi bofla gitti.
• Bofla koysam dolmaz, doluya koysam almaz:
‹flin içinden ç›kam›yorum, anlam›nda kullan›r›z.
Her yolu denedim. Bofla koysam dolmaz, doluya koysam
almaz.
• bofl at›p dolu tutmak (vurmak):
Umutsuzca giriflilen ifl, olumlu sonuç vermek.
Bofl at›p dolu tutunca çok sevindiler.
• bofl bulunmak:
Söylenmesi sak›ncal› olan bir fleyi söyleyivermek.
Ben de üzüldüm, ama bofl bulundum.
• bofl gezenin bofl kalfas›:
‹flsiz güçsüz dolaflan kimseler için söylenir.
O mu? Bofl gezenin bofl kalfas›.
• bofl kafal›:
Bilgisiz kimseler için kullan›l›r.
Bu kadar da bofl kafal› biri oldu¤unu bilmiyordum.
• boflu bofluna:
Gereksiz yere.
Boflu bofluna üzülüyorsunuz.
• bofl vermek:
Önemsememek, ald›rmamak.
Bofl ver, sen kendi ifline bak.
• bofl yere:
Hiç u¤runa.
Bofl yere seviniyor.
• boy atmak:
Boyu uzamak.
Görmeyeli boy atm›fl.
Deyimler/101-111 21/07/2010 21:03 Page 105
