104
• borcunu kapatmak:
Borcunu ödeyip bitirmek.
Sonunda borcumuzu kapatt›k.
• borç almak:
Daha sonra ödemek üzere birinden para ya da bir fley
almak.
Arkadafl›mdan iki lira borç ald›m.
• borç bilmek (saymak):
Bir fleyi yapmay› yerine getirilmesi zorunlu bir ifl olarak
de¤erlendirmek.
Bana bu konuda yard›m edenlere teflekkürü borç bilirim.
• borç bini aflmak:
Borç, ödenmesi güç bir durum almak; ço¤almak.
Borç bini afl›nca kara kara düflünmeye bafllad›.
• borç harç:
Borçlanarak.
Borç harç bir ev alabildik.
• borçlu ç›kmak:
Yap›lan hesaba göre verece¤i olmak.
Borçlu ç›kaca¤›m› hiç düflünmemifltim.
• borusunu çalmak (birinin):
Ç›kar sa¤lad›¤› kimsenin davas›n› savunmak.
Niye onun borusunu çald›¤›n› herkes biliyor.
• borusu ötmek:
Sözü geçmek.
Burada onun borusu öter.
• bostan korkulu¤u:
Kendinden beklenilen görevi yapmayan, sözü geçme-
yen güçsüz kimse.
Niçin bana dan›flmad›n? Beni bostan korkulu¤u mu sa-
n›yorsun?
Deyimler/101-111 21/07/2010 21:03 Page 104