 
          98
        
        
          • bir çuval inciri berbat etmek:
        
        
          Yolunda giden bir durumu, bir ifli yanl›fl, yersiz davran›fl-
        
        
          larla kötü bir duruma sokmak.
        
        
          Öyle bir fley söyledin ki bir çuval inciri berbat ettin.
        
        
          • bir dedi¤i iki olmamak:
        
        
          Her istedi¤i yap›lmak.
        
        
          Niçin onun bir dedi¤i iki olmuyor?
        
        
          • bir deri, bir kemik (kalmak):
        
        
          Çok zay›flam›fl (olmak).
        
        
          Ne oldu sana? Bir deri, bir kemik kalm›fls›n.
        
        
          • bir dikili a¤ac› olmamak:
        
        
          Mal› mülkü bulunmamak.
        
        
          Elli yafl›na geldim, ama bir dikili a¤ac›m yok.
        
        
          • bir dirhem
        
        
          (*)
        
        
          :
        
        
          Pek az anlam›na gelir.
        
        
          Bir dirhem et bin ay›p örter.
        
        
          • bir don, bir gömlek:
        
        
          Yar› ç›plak.
        
        
          O kadar korktu ki bir don, bir gömlek d›flar› f›rlad›.
        
        
          • Bir düflüncedir ald› (birini):
        
        
          Uzun uzun düflünmeye, çözüm yolu bulmaya bafllad›,
        
        
          anlam›nda söylenir.
        
        
          S›navda baflar›s›z olan ablam› bir düflüncedir ald›.
        
        
          • bire bin katmak:
        
        
          Bir olay›, bir fleyi abartarak anlatmak.
        
        
          O her fleyi bire bin katarak anlat›r.
        
        
          • bire bir gelmek:
        
        
          (‹laç) Etkisini hemen ve kesin olarak göstermek.
        
        
          Aspirin bire bir gelir.
        
        
          (*) dirhem:
        
        
          3,1 graml›k eski bir a¤›rl›k ölçüsü birimi.
        
        
          Deyimler/090-100  21/07/2010  21:03  Page 98