99
• bir eli ya¤da, bir eli balda olmak:
Varl›k, bolluk içinde çok rahat yaflamak.
Bir eli ya¤da, bir eli baldayd›; ama yine de mutlu de¤il-
di.
• bir elle verdi¤ini öbür elle almak:
Bir kimseye davran›fl›yla sa¤lad›¤› yarar›, di¤er davra-
n›fl›yla ortadan kald›rmak.
Ondan bir fley istenmez; o, bir elle verdi¤ini öbür elle
al›r.
• bir gömlek afla¤›:
Bir derece daha düflük anlam›na gelir.
Benimki onunkinden bir gömlek afla¤›.
• bir günden bir güne:
Asla, hiçbir zaman.
Çok s›k›nt› çekti, ama bir günden bir güne yak›nmad›.
• bir güzel:
‹yice, güzel bir biçimde.
Adam› bir güzel soyup kaçt›lar.
• bir hâl olmak:
Bir kimsede nedeni bilinmeyen bir hastal›k ya da daha
önceden kendisinde olmayan davran›fllar görülmek.
Bir hâl olmufl ona, önceleri böyle de¤ildi.
• bir kalemde:
Toptan, bir ifllemde.
Bir kalemde milyarlar kazan›yor.
• bir kap›ya ç›kmak:
Ayn› sonucu do¤urmak.
Nas›l yaparsan›z yap›n, bir kap›ya ç›kar.
• Bir kafl›k suda bo¤acak (birini).
Yapabilse hemen öldürecek, anlam›n› tafl›r.
O kadar öfkelendi ki onu bir kafl›k suda bo¤acak.
Deyimler/090-100 21/07/2010 21:03 Page 99
