393
• fleytan›n yatt›¤› yeri bilmek:
Her fleyi bilmek, çok kurnaz ve aç›kgöz olmak.
fieytan›n yatt›¤› yeri bilir o.
• fleytan kula¤›na kurflun:
Aksama olas›l›¤› olan bir iflin düzenli biçimde sürmesi
durumunda “Nazar de¤mesin.” anlam›nda söylenir.
fieytan kula¤›na kurflun, dükkân› bugün de zararla ka-
pamad›m.
• fleytan tüyü (olmak) (birinde):
Bir kimsede kendini herkese kolayl›kla sevdirme özelli-
¤i bulunmak.
Sende fleytan tüyü mü var?
• fl›p diye:
1.
Ans›z›n, hiç umulmayan bir anda.
fi›p diye karfl›ma ç›kt›.
2.
Hemen.
Problemi fl›p diye çözüverdi.
• flifay›
(*)
bulmak (kapmak):
Hastalanmak (Burada ters anlam verilmifltir.).
Üflütünce flifay› buldum.
• flimdiden tezi yok:
Hiç zaman geçirmeden, hemen flimdi.
fiimdiden tezi yok ifle bafllayal›m.
• flimflekleri üstüne çekmek (biri):
Davran›fllar›yla birçok insan› k›zd›r›p onlar›n sald›r›lar›-
na, sert elefltirilerine hedef olmak.
Böyle davran›rsan flimflekleri üstüne çekersin.
(*) flifa:
Hastal›ktan kurtulma.
Deyimler/385-404 21/07/2010 21:01 Page 393