419
• üstüne y›kmak:
Bir suçu ya da güç bir ifli baflkas›na yüklemek.
Temizlik iflini benim üstüme y›kt›lar.
• Üstüne yok:
Bundan daha iyisi olmaz, anlam›nda söylenir.
fiark› söylemekte onun üstüne yok.
• üstüne yürümek:
Sald›racakm›fl gibi bir kimseye do¤ru gitmek.
Üstümüze yürüyünce korktum.
• üstün gelmek:
Bir kimsenin ya da bir fleyin baflkas›ndan, baflka fley-
den daha de¤erli oldu¤u kabul edilmek.
Matematikte ben ondan üstün geliyordum.
• üstün tutmak:
Bir kimseye ya da bir fleye baflkas›ndan, baflka fleyden
daha fazla de¤er vermek.
S›ra arkadafl›n› di¤erlerine üstün tutard›.
• Üstünüze afiyet:
Hastal›ktan söz ederken karfl›s›ndakinin bir hastal›¤a
yakalanmamas› dile¤iyle söylenir.
Üstünüze afiyet, so¤uk alg›nl›¤›ndan yat›yor.
• üst üste:
Birbiri arkas›ndan.
Bu ay bütün ödemeler üst üste geldi.
• üzerinde durmak:
bk. üstünde durmak.
• üzerinde kalmak:
bk. üstünde kalmak.
• üzerinden atmak:
bk. üstünden atmak.
• üzerinden zaman geçmek:
bk. üstünden zaman geçmek.
Deyimler/405-425 21/07/2010 21:00 Page 419
