423
• var› yo¤u (birinin):
Sahip oldu¤u her fley.
Var›n› yo¤unu elinden alm›fllar.
• varl›k göstermek:
Herkesin be¤enebilece¤i bir ifl gerçeklefltirmek.
Varl›k göstermek için çok çabal›yordu.
• varl›kta darl›k çekmek:
Bir engel yüzünden elindeki olanaklardan yararlanama-
mak.
Olacak ifl mi bu, varl›kta darl›k çekiyoruz.
• varsa o, yoksa o:
O, her fleyin üstünde, anlam›n› tafl›r.
Sanki baflka arkadafl› yokmufl gibi, varsa Ezgi,
yoksa Ezgi.
• var yok:
Belirli bir ölçüye ya ulafl›r ya ulaflmaz.
Elli kilogram var yok.
• Vay can›na (Vay anas›n›!):
fiaflma ya da öfke duygusunu belirtmek için kullan›l›r.
Vay can›na, sen de nereden ç›kt›n!
• ver elini (flu, bu yer):
Ans›z›n yola ç›k›ld›¤›nda “... (falan yere) gidece¤im (git-
tim)” anlam›nda söylenir.
Ondan sonra ver elini Bodrum dedik.
• Verilmifl sadakas› varm›fl:
Büyük bir tehlike atlatm›fl, daha önce verdi¤i sadakalar
nedeniyle kurtulmufl, anlam›nda söylenir.
Kazay› yaras›z beresiz atlatm›fl, verilmifl sadakas› var-
m›fl.
• verip verifltirmek (birine):
Bir kimseye a¤z›na geleni söylemek.
Onu bulunca verip verifltirdim.
Deyimler/405-425 21/07/2010 21:00 Page 423