68
• Aya¤› u¤urlu geldi:
Geldi¤i yere iyilikler getirdi, anlam›nda kullan›l›r.
Bebe¤imizin aya¤› u¤urlu geldi. Bütçemize uygun bir ev
bulup ald›k.
• aya¤› yerden kesilmek:
Bir tafl›ta binip yürümekten kurtulmak.
Aya¤›m yerden kesilince biraz dinlenebildim.
• aya¤›yla tuza¤a düflmek:
Safça davran›fllar› nedeniyle kendini bir tehlikenin için-
de bulmak.
Aya¤›yla tuza¤a düflmüfltü, ama bunun fark›nda de¤ildi.
• ayak atmamak (bir yere):
Hiç gitmemek.
Beni k›zd›rmay›n, bir daha buraya ayak atmam.
• ayak ba¤›:
Bir yere gidilmesine ya da bir iflin yap›lmas›na engel
olan fley.
Bu çanta bana ayak ba¤› olacak.
• ayak basmak:
Bir yere varmak, ulaflmak.
Ö¤leden sonra Türkiye’ye ayak bast›k.
• ayak diremek:
Düflüncesini, tutumunu sonuna dek sürdürmek.
Haks›z oldu¤u anlafl›ld›. Ayak diremesinin bir anlam›
yok.
• ayaklar alt›na almak:
De¤erli fleyleri hiçe saymak, umursamamak.
Onurunu ayaklar alt›na alm›flt›.
• ayaklar› geri geri gitmek:
Bir yere istemeye istemeye gitmek.
Doktora, ayaklar› geri geri gidiyordu.
Deyimler/068-078 21/07/2010 21:04 Page 68