72
• az buz (olmamak) (bir fley):
Az›msanacak kadar (olmamak).
Baflar›s› az buz de¤ildi.
• az çok:
Oldukça, ne az ne çok.
Haberini al›nca az çok rahatlad›m.
• Az de¤il.
Göründü¤ü gibi uslu, ifl bilmez de¤il; aksine kurnaz, ifli-
ni bilir bir kimsedir, anlam›na gelir.
Az de¤ildir o, bu iflin de alt›ndan kalkar.
• az› ço¤a saymak (tutmak):
Verilen küçük bir fleyi çok ve de¤erli olarak kabul etmek.
Size uygun de¤il ama, az› ço¤a say›n.
• az›nl›kta kalmak:
Bir sorun üzerine oy verenlerden say›ca daha az olmak.
Çok çaba gösterdik, ancak az›nl›kta kald›k.
• Az kals›n (kald›):
Neredeyse, olmak üzereydi ki, anlam›na gelir. Gerçek-
leflmesi, bitmesi çok yak›n bir iflin gerçekleflemedi¤ini,
bitemedi¤ini anlat›r.
Az kals›n balkondan düflüyordum.
• Azraile bir can borcu olmak (kalmak):
1.
Eninde sonunda ölece¤ini kabul etmek.
Azraile bir can borcu kalm›flt›. fiimdi mutlu bir yaflam
sürmeliydi.
2.
Hiç kimseye borcu kalmamak.
Art›k rahat›m, Azraile bir can borcum kald›.
• Azrail ile burun buruna gelmek:
Ölüme neden olabilecek bir tehlikeyle karfl› karfl›ya gel-
mek.
Depremde evimiz sallan›rken Azrail ile burun buruna
geldik.
Deyimler/068-078 21/07/2010 21:04 Page 72