75
• bacak kadar:
Çok küçük, ufac›k (çocuk).
Bacak kadar çocuk, ama simit sat›yor.
• bacas› tütmez olmak:
Bafl›na bir felaket gelmifl olmak.
Depremden sonra evimizin bacas› tütmez oldu.
• badi badi yürümek:
Ördek gibi iki yana sallanarak yürümek.
Bu çocuk da badi badi yürüyor.
• ba¤ bozmak:
Ba¤›n üzümlerini toplamak.
Ba¤ bozduktan sonra param›z olacak.
• ba¤r›na basmak:
1.
Kucaklamak.
Üç gündür görmedi¤i k›z›n› ba¤r›na bast›.
2.
Biriyle ilgilenmek, onu koruyup yetifltirmek.
Yan›m›zda istedi¤i kadar kalabilir; merak etmeyin,
onu ba¤r›m›za basaca¤›z.
• ba¤r›na tafl basmak:
Kimseye bir fley söylemeksizin her türlü s›k›nt›ya, ac›-
ya, güçlü¤e katlanmak.
Y›llarca ba¤r›na tafl bas›p bekledi.
• ba¤r› yan›k:
Çok dert, s›k›nt›, ac› çekmifl kimseler için kullan›l›r.
Ba¤r› yan›k adam, derdini kimseye açm›yordu.
• bahis tutuflmak (bahse girmek):
Görüflünde hakl› ç›kan tarafa bir fley verilmesini kabul
eden sözlü anlaflma yapmak.
Kardeflimle çikolatas›na bahse girdik.
• baht› aç›k olmak:
‹fli hep yolunda gitmek, flans› iyi olmak.
Bugüne kadar hep baht›m aç›k oldu.
Deyimler/068-078 21/07/2010 21:04 Page 75
