81
• bafl edememek:
Bir fleyi baflarmaya ya da bir kimseyi yola getirmeye gü-
cü yetmemek.
Annem yaflland›, art›k bu evin temizli¤iyle bafl edemiyor.
• bafl göstermek:
Belirmek, ortaya ç›kmak.
Bulafl›c› bir hastal›k bafl gösterince çok korktuk.
• bafl göz etmek:
Evlendirmek.
Teyzemi bafl göz ettiler.
• bafl› a¤r›mak:
Bir iflten dolay› sorumlu duruma düflmek.
Onu iflten ç›karan müdürün bafl› a¤r›yacakt›.
• bafl› belaya girmek:
Üzücü bir durumla karfl›laflmak.
Ç›kan kavgay› yat›flt›rmak isterken bafl› belaya girdi.
• bafl›bofl kalmak:
Hiçbir kar›flan›, denetleyeni olmamak.
Annesi de babas› da çal›flt›¤› için okuldan sonra bafl›bofl
kal›yor.
• bafl› dara düflmek:
Ç›k›fl› güç bir durumda kalmak.
Bafl› dara düflünce babas›ndan yard›m istemiflti.
• bafl› derde girmek:
Üzücü, s›k›nt›l› bir duruma düflmek.
Sak›n ona bir fley söyleme, yoksa bafl›n derde girer.
• bafl› dertte olmak:
Üzücü, güç bir durum içinde olmak.
Bafl› dertte oldu¤undan ona yard›m etmeliyim.
• bafl› dinç olmak:
Bir kayg›s› bulunmamak.
Bafl› dinç olarak yafl›yordu.
Deyimler/079-089 21/07/2010 21:04 Page 81