 
          80
        
        
          • bafl a¤r›tmak:
        
        
          Rahats›z etmek, insana b›kk›nl›k vermek.
        
        
          Bafl a¤r›tmakta onun üstüne yok.
        
        
          • bafla (bafl›na) kakmak:
        
        
          ‹yilik yapan birine, yapt›¤› iyili¤i yüzüne vurarak onu üz-
        
        
          mek.
        
        
          Ödevlerine yard›m ediyorum, ama o bunu hep bafl›ma
        
        
          kak›yor.
        
        
          • bafl almamak (bir fleyden):
        
        
          ‹çinde bulundu¤u zor durumdan kendisini kurtarama-
        
        
          mak.
        
        
          Babam, iflinden bafl alamad›¤› için eve çok geç geliyor.
        
        
          • bafl afla¤› gitmek:
        
        
          Gittikçe daha kötü olmak.
        
        
          ‹flimiz bafl afla¤› gidiyor.
        
        
          • bafl bafla kalmak:
        
        
          Birkaç kiflinin bir fley konuflmak için yaln›z kalmalar› an-
        
        
          lam›na gelir.
        
        
          Sonunda bafl bafla kald›k.
        
        
          • bafl bafla vermek:
        
        
          Birkaç kiflinin birbirlerinin düflüncesinden yararlanmak
        
        
          amac›yla toplan›p bir konuyu görüflmeleri anlam›n› ta-
        
        
          fl›r.
        
        
          Bafl bafla verip ifli sonuçland›rd›k.
        
        
          • bafl belas›:
        
        
          Bir kimseye s›k›nt› veren, onu üzen, u¤raflt›ran kifli ya
        
        
          da fleyler için söylenir.
        
        
          Bafl belas›, yine peflime tak›ld›.
        
        
          • bafl döndürücü:
        
        
          ‹nsan› flafl›rtacak h›zda, güzellikte anlam›na gelir.
        
        
          Bafl döndürücü bir geceydi.
        
        
          Deyimler/079-089  21/07/2010  21:04  Page 80