turkce sozluk - page 496

ma, yeni ürünlerin ya da hizmetlerin
araflt›r›lmas› gibi uygulanan yöntemle-
rin tümü.
pazarlamac›
a. a.
Pazarlama ifliyle u¤raflan
kifli, pazarlama uzman›.
pazarlamak
(nsz.)
Mal› satmak için uygun
piyasa bulmak.
pazarl›k, -¤›
a.
1.
Bir al›flveriflte, al›c›yla
sat›c›n›n kendileri aç›s›ndan en uygun
fiyat› karfl›s›ndakine kabul ettirmek
amac›yla yapt›klar› görüflme.
2.
mec.
Daha iyi bir çözüme varmak ya da baz›
kolayl›klar sa¤lamak amac›yla yap›lan
görüflme:
Hükûmet teröristlerle bir pa-
zarl›¤a girmedi.
pazarl›k etmek 1)
bir
fleyin parasal de¤eri üzerinde çekifl-
mek;
2)
bir konuda anlaflmaya çal›fl-
mak.
pazartesi, -yi
a. Far.+T.
Haftan›n birinci gü-
nü, pazar ile sal› aras›ndaki gün.
pazar yeri
a.
Pazar kurulan yer.
pazen
a. (pa:zen) Fr.
Dokumas› kal›n ve yu-
muflak pamuklu kumafl.
paz› (I)
a. bitb.
1.
Ispanakgillerden, sebze
olarak tüketilen bir bitki.
2.
Bu bitkinin
genifl damarl› yapra¤›:
paz› sarmas›.
paz› (II)
Far.
Omuzla dirsek aras›nda kalan
kol bölümünün ön taraf›ndaki fliflkin
kas.
Pb
kim.
Kurflun elementinin simgesi.
Pd
kim.
Paladyum elementinin simgesi.
peçe
a. ‹t.
Baz› ülkelerde kad›nlar›n yüzleri-
ni saklamak için takt›klar› ince ve siyah
örtü.
Peçenek, -¤i
öz. a.
VIII ile XI. yüzy›llar ara-
s›nda Ural-Volga bölgesinde, daha son-
ra Güneydo¤u Avrupa ve Balkanlarda
yaflam›fl bir Türk boyu.
peçete
a. (peçe’te) ‹t.
Yemek s›ras›nda giy-
silerin kirlenmesini önlemek ya da a¤›z
silmek için kullan›lan bez ya da yumu-
flak k⤛t.
pedagog
a. Fr.
E¤itimci.
pedagoji
a. Fr.
E¤tim bilimi.
pedal
a. Fr.
Bir araçta, bir makinede ayak
yard›m›yla dönmeyi ya da hareketi sa¤-
layan düzenek:
bisiklet pedal›.
peder
a. Far. esk.
Baba.
pediatri
a. Fr. t›p
Çocuk hastal›klar›n› konu
alan t›p dal›.
pedikür
a. Fr.
Ayak t›rnaklar›n› kesme, dü-
zeltme, ojeleme, nas›rlar› yumuflatma
ya da giderme ifllemlerinin tümü; ayak
bak›m›.
pehpeh
ünl. Far.
Be¤enme, flaflk›nl›k anla-
t›r.
pejmürde
ön a. Far.
Eski püskü, y›rt›k p›r-
t›k, kötü.
pek
ön a.
1.
Sa¤lam dayan›kl›:
Karn›n tok,
s›rt›n pek olsun.
2.
be.
Çok fazla:
Duru-
muna pek üzüldüm.
pekâlâ
ön a. (peka:lâ) T.+Ar.
1.
Benzerle-
rinden afla¤› kalmayan:
Nesi var, pekâlâ
pasta iflte.
2.
be.
Çok iyi:
Bu davran›fl›-
n› onaylamayaca¤›m› pekâlâ biliyordun.
3.
be.
Peki.
pek doku
a. bitb.
Dallar›n dik durmas›n›
sa¤layan, selüloz çeperleri de¤iflik ka-
l›nl›kta hücrelerden oluflan doku.
peki
be. (pe’ki)
1.
Bir onaylamay›, bir ka-
bullenmeyi anlat›r; pekâlâ:
Peki, dedi¤in
gibi olsun.
2.
Baz› tümcelerin bafl›na
getirildi¤inde karfl› ç›kmay› belirtir, pe-
kâlâ:
Peki, niçin bana sormad›n?
Pekin örde¤i
a.
‹yice ya¤lanmas› sa¤lanan
örde¤in, kesildikten sonra iç organlar›-
n›n ç›kar›l›p derisiyle eti aras›na hava
üflenerek özel bir f›r›nda piflirilmesiyle
haz›rlanan yemek.
pekiflmek
(nsz.)
1.
Sertleflmek, kat›lafl-
mak.
2.
mec.
Güçlenmek:
Dostlu¤umuz
gün geçtikçe pekiflmeye bafllam›flt›.
pekifltirme
a.
1.
Pekifltirmek eylemi.
2.
Ö¤renilen bir konuyu tekrar etme yo-
luyla güçlendirme.
pekifltirmek
(-i)
1.
Sertlefltirmek, kat›lafl-
t›rmak.
2.
Sa¤lamlaflt›rmak.
3.
mec.
Güçlendirmek.
pekifltirme ön ad›
a. dlb.
Niteleme ön ad-
lar›n›n anlam›n›, ilk hecelerine m, p, r, s,
pazarlamac›
pekifltirme ön ad›
496
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 496
1...,486,487,488,489,490,491,492,493,494,495 497,498,499,500,501,502,503,504,505,506,...688
Powered by FlippingBook