üzerinde de¤eri yaz›l›, mallar›n al›m sa-
t›m›nda kullan›lan k⤛t ya da metal
ödeme arac›; nakit.
para etmek
belli bir
de¤eri olmak.
para ile de¤il
çok ucuz.
paran›n yüzü s›cak
paran›n çekicili¤ini,
geri çevirmenin güçlü¤ünü belirtmek
için kullan›l›r.
paray› mezara m› götü-
receksin!
paras› olup da gerekti¤inde
harcamayanlar için söylenen bir elefltiri
sözü.
para babas›
a. mec.
Çok zengin, varl›kl› ki-
fli.
para arz›
a. ekon.
Bir ulusal ekonomide
kullan›mda olan her türlü paran›n top-
lam miktar›.
para birimi
a.
Bir ülke paras›n›n standart
birimi:
Ülkemizin para birimi Yeni Türk
Liras›’d›r.
paradoks
a. Fr.
Yayg›n, kökleflmifl görüfle
ayk›r› düflünce.
paraf
a. Fr.
Yaln›z bafl harfler yaz›larak at›-
lan k›sa imza.
parafe
ön a. Fr.
Paraf konulmufl.
parafe et-
mek
yaln›z ad›n›n ve soyad›n›n bafl
harfleriyle imzalamak.
parafin
a. Fr.
Katran, petrol, neft gibi mad-
delerden elde edilen; kat›, beyaz, yar›
saydam, buhar› parlak alevle yanan,
doymufl kat› hidrokarbon.
paragöz
ön a. mec.
Paraya afl›r› derecede
düflkün olan.
paragraf
a. Fr.
1.
Herhangi bir metnin, sa-
t›r bafl› ile bafllayan ve sonraki sat›r ba-
fl›na kadar süren, kendi içinde anlamca
bütünlük tafl›yan her bir bölümü.
2.
Ya-
sa maddelerinin kendi içlerinde ayr›l-
d›klar› küçük bölümlerinden her biri.
paralamak
(-i)
1.
Parça parça etmek, par-
çalamak.
2.
Y›pratmak, eskitmek:
Ayak-
kab›lar›n› çabucak paralam›fls›n.
3.
mec.
Çaba göstermek, çok üzmek:
‹fli
bitirmek için kendini paral›yordu.
paralanmak (I)
(nsz.)
Paras›zl›k çekerken
eline para geçmek.
paralanmak (II)
(nsz.)
1.
Parça parça ol-
mak, parçalanmak.
2.
mec.
Çal›fl›p ça-
balamak, didinmek:
‹fli bitirmek için pa-
ralan›yordu.
paralel
ön a. Fr.
1.
Yan yana ve birbirini
kesmeden uzay›p giden, koflut:
paralel
sokaklar.
2.
Koflut.
3.
a. gökb.
Yerküre-
si üzerine çizildi¤i varsay›lan ve ekva-
tordan kutuplara do¤ru olan çemberler-
den her biri.
4.
mat.
(iki ya da daha çok
do¤ru için) ‹kifler ikifler ayn› düzlem
içinde bulunan ve kesiflmeyen, koflut.
paralel bar
a. Fr. sp.
Düfley direkler üzeri-
ne oturtulmufl, birbirine paralel iki tah-
ta çubuktan oluflan jimnastik aleti.
paralelkenar
a. mat.
Karfl›l›kl› kenarlar› pa-
ralel olan dörtgen.
paralelyüz
a. mat.
Her yüzü paralelkenar
olan prizma.
paral›
ön a.
1.
Çok paras› olan, vars›l.
2.
Para ödenerek sa¤lanan:
paral› okul.
parametre
a. (para’metre) Fr. mat.
Bir
denklemin katsay›lar›na göre de¤iflken
nicelik.
paramparça
ön a. (para’mparça)
Parça
parça olmufl.
paranoya
a. Fr. t›p
Kuflku, güvensizlik,
abart›l› gurur, bencillik gibi belirtilerle
ortaya ç›kan bir ruh hastal›¤›.
paranoyak, -¤›
ön a. Fr. t›p.
1.
Paronayaya
iliflkin.
2.
a.
Paranoyaya iliflkin kiflilik
bozukluklar› olan kifli.
parantez
a. Fr.
Yay ayraç.
parantez açmak
söz ya da yaz›da bir fleye dikkat çek-
mek, aç›klay›c› bilgi vermek için konu
ile ilgili bir bölüm koymak.
para pul
a.
Para ya da para eden fley.
parasal
ön a.
Para ile ilgili olan.
paras›z
ön a.
1.
Paras› olmayan.
2.
Para
verilmeden elde edilen, bedava:
paras›z
gösteri.
paras›z pulsuz
a.
Yoksul, zü¤ürt.
paras›z yat›l›
ön a.
ve
a.
Ö¤renim giderle-
ri, yatacak yeri ve yeme¤i devlet taraf›n-
dan karfl›lanan (ö¤renci).
paraflüt
a. Fr.
Birinin ya da bir fleyin yüksek
para babas›
paraflüt
490
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 490