pafla pafla
be.
1.
Kimseyi rahats›z etme-
den, uslu uslu, güzel güzel:
Sen pafla
pafla otur, gelirken sana dondurma ge-
tirece¤im.
2.
Direnmeden, karfl› koy-
madan:
fiimdi bana olan borcunu pafla
pafla ödeyeceksin.
pat
a.
Yass› bir fleyle vurulunca ç›kan ses.
pat diye 1)
birdenbire, ans›z›n:
Pat diye
içeri girdi.
2)
pat›rt› ç›karacak biçimde:
Elindeki paketi pat diye yere att›.
patak, -¤›
a.
Dayak, kötek.
pataklamak
(-i)
Dövmek, dayak atmak.
patates
a. (pata’tes) ‹t. bitb.
1.
Patl›cangil-
lerden otsu bir bitki.
2.
Bu bitkinin, top-
rak alt›nda oluflan, niflasta bak›m›ndan
zengin, yenebilir yumrusu.
patavats›z
ön a.
Düflünmeden konuflarak
karfl›s›ndakini inciten.
paten
a. Fr.
1.
Buz üzerinde kaymay› sa¤-
layan, taban›na dar ve uzun bir çelik ta-
k›l› ayakkab›.
2.
Düz zeminlerde kay-
makta kullan›lan, taban›nda küçük te-
kerlekler tak›l› ayakkab›.
patent
a. ‹ng.
Bir buluflu ya da o buluflu
uygulama alan›nda kullanma hakk›n›n
bir kimseye ait oldu¤unu gösteren bel-
ge.
pat›rdamak
(nsz.)
Pat›rt› ç›karmak.
pat›r kütür
be.
Düflme, yürüme, dökülme
gibi hareketlerin gürültülü bir biçimde
yap›ld›¤›n› belirtir:
Merdivenlerden pat›r
kütür iniyorlard›.
pat›rt›
a.
Yere düflen, vurulan ya da ayakla-
r› kuvvetle yere basarak yürüme sonu-
cu oluflan gürültü.
patik, -¤i
a. Yun.
1.
Yumuflak bebek ayak-
kab›s›.
2.
Bebekler için yünden örülen
ve çorap üstüne giydirilen giyecek.
patika
a. (pati’ka) Bulg.
Keçi yolu.
patinaj
a. Fr.
1.
Yolun kaygan olmas› nede-
niyle bir tafl›t›n tekerlekleri dönmedi¤i
hâlde kaymas› ya da tekerleklerin dön-
mesine karfl›n tafl›t›n ilerleyememesi.
2.
sp.
Patenle kayma.
patinaj yapmak
(tekerlekler için) tafl›t oldu¤u yerde ka-
l›rken bofla dönmek.
patiska
a. (pati’ska) ‹t.
1.
Hafif pamuklu
dokuma.
2.
ön a.
Bu dokumadan yap›l-
m›fl.
pat küt
a.
Bir fleyle ya da elle üst üste vur-
may› belirtir.
patlak, -¤›
ön a.
1.
Patlam›fl, patlay›nca
üzerinde delik, yar›k oluflmufl:
patlak
top.
2.
Patlama nedeniyle aç›lm›fl delik,
yar›k:
Lasti¤in patla¤›n› bulamad›m.
patlak göz
a. mec.
‹ri ve yuvas›ndan d›flar›
ç›k›k göz.
patlama
a.
1.
Patlamak eylemi.
2.
mec.
Bir
dengeyi bozma ya da birdenbire gelifl-
me:
nüfus patlamas›, turizm patlamas›.
patlamak
(nsz.)
1.
(nesneler için) Bas›nç
ya da ›s› etkisiyle fliddetli bir gürültü ç›-
kararak parçalan›p da¤›lmak; infilak et-
mek:
Bombalar ard› ard›na patl›yordu.
2.
Delici bir nesnenin etkisiyle delin-
mek, yar›lmak:
Yoldaki cam k›r›klar› yü-
zünden araban›n lasti¤i patlad›.
3.
(kafl,
dudak için) Bir darbenin etkisiyle yar›l-
mak, kanamak.
4.
(giysi, ayakkab› için)
Dikifl yerlerinden aç›lmak, sökülmek.
5.
(tomurcuk için) Aç›lmak, yeflermek.
6.
tkz.
Mal olmak:
Bu ifl bana kaça patlar?
7.
mec.
Bir dengeyi bozmak ya da bir-
denbire geliflmek:
Büyük kentlerimizde
nüfus patlad›. Bu y›l turizm patlad›.
8.
mec.
Birdenbire, fliddetli ve tehlikeli bir
biçimde bafllamak:
F›rt›na patlayacak.
9.
mec.
Çok s›k›lmak, dayan›lmaz ölçü-
de rahats›z olmak:
S›caktan patlad›m.
patlama! patlad›n m›!
gere¤inden faz-
la sab›rs›zl›k gösterenlere söylenir.
patlamal›
ön a.
Hava etkisiyle yak›t›n (ben-
zin, gaz, alkol) h›zla yanmas› sonucu
çal›flan (motor).
patlangaç, -c›
a.
1.
Kam›fl ya da içi bofl bir
daldan yap›lan, tabanca sesini and›ran
bir ses veren pistonlu oyuncak.
2.
Yere
vurularak ya da üzerine bas›larak patla-
t›lan bir tür flenlik fifle¤i.
patlatmak
(-i, -e)
1.
Patlamas›na yol aç-
pafla pafla
patlatmak
494
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 494