turkce sozluk - page 492

Ay bu gece çok parl›yor.
2.
Ifl›¤› yans›t-
mak:
Cam parl›yor.
3.
Tutuflup alev al-
mak:
Soba birden parlad›.
4.
mec.
Her-
kesçe tan›n›r olmak, dikkat çekmek, ün
kazanmak:
Bir filmle parlad›.
5.
mec.
Birdenbire öfkelenmek, k›zmak:
Bunu
görürse hemen parlar.
parlamenter
a. Fr.
Parlamento üyesi.
parlamento
a. (parlame’nto) ‹t.
Üyeleri
halk taraf›ndan belirli bir süre için seçi-
len ve tek ya da çift meclisten oluflan
yasama organ›.
parlat›c›
a.
Parlatma özelli¤i olan, parlakl›k
veren madde.
parlatmak
(-i)
Bir yüzeyi düzgün ve parlak
bir duruma getirmek.
parmak, -¤›
a.
1.
‹nsanda ve baz› hayvan-
larda ellerin ve ayaklar›n son bölümünü
oluflturan, bo¤umlu, oynak organlar›n
her biri.
2.
Bir tekerle¤in merkezinden
çemberine kadar uzanan çubuklar›n her
biri.
3.
ön a.
El parma¤›n›n kal›nl›¤› ka-
dar olan:
O kitap iki parmak kal›nl›¤›nda
vard›.
4.
ön a.
Koyu s›v›lara bat›r›lan
parma¤a bulaflan miktarda olan:
bir
parmak bal.
parmak kadar
yaflça, be-
dence çok küçük çocuklar için kullan›l›r.
parmak kald›
az kald›, az kals›n, nere-
deyse:
Ona yetiflmeme parmak kald›.
parmak hesab›
a.
Parmaklar› kullanarak
yap›lan hesap.
parmak izi
a.
Kimlik belirlemede yararlan›-
lan, parmak uçlar›n›n her kiflide de¤iflik
olan izi.
parmakl›k, -¤›
a.
Ahflap ya da metal çu-
buklar›n aral›kl› olarak birlefltirilmesiyle
yap›lan bölme ya da korkuluk:
balkon
parmakl›¤›.
parodi
a. Fr. tiy.
Ciddi bir eserin bütününü
ya da bir bölümünü, alaya al›p komik
biçimde de¤ifltirerek ortaya konulan
eser.
parola
a. (paro’la) ‹t.
1.
Askerlerin ya da
gizli bir derne¤e ba¤l› kiflilerin birbirle-
rini tan›yabilmeleri için önceden arala-
r›nda kararlaflt›rd›klar› söz.
2.
mec.
Ula-
fl›lmak amac› k›saca belirten söz.
pars
a. Far. hayb.
Kedigillerden, Asya ve
Afrika’n›n s›cak bölgelerinde yaflayan,
ço¤unlukla postu benekli, y›rt›c›, etçil,
memeli hayvan; leopar.
parsa
a. (pa’rsa) Far.
Bir topluluk önünde
yap›lan gösteriden sonra toplanan para.
parsa toplamak
gösteriden sonra kutu,
tepsi vb. dolaflt›rarak izleyiciden para
istemek.
parsel
a. Fr.
‹mar yasas›na göre s›n›rlar›
belirlenmifl arazi parças›.
parsellemek
(-i)
1.
Parsellere ay›rmak.
2.
Bir yere yasa d›fl› olarak el koymak.
3.
mec.
‹fl yerlerinde makamlar› paylafl-
mak.
parflömen
a. Fr.
Yaz› yazmak, resim yap-
mak için özel olarak haz›rlanm›fl deri.
parflömen k⤛d›
a.
Parflömene benzetile-
rek yap›lan, dayan›kl›l›¤› art›r›lm›fl say-
dam k⤛t.
parti (I)
a. Fr.
Belirli bir siyasi program› uy-
gulamak için ortak düflünce ve görüflte-
ki kiflilerin oluflturdu¤u örgüt.
parti (II)
a. Fr.
1.
Bir bütünün parças›, k›-
s›m:
‹lk parti mal geldi.
2.
Baz› oyunla-
r›n bir defal›¤›, el:
Bir parti daha oyna-
yal›m.
3.
Genellikle bir fleyi kutlamak
üzere düzenlenen e¤lence:
do¤um gü-
nü partisi.
parti mal›
ucuz mal.
partizan
a. Fr.
1.
Bir partinin ö¤retisini ve
ç›karlar›n› suvunan kifli.
2.
Düzenli or-
duya ba¤l› olmaks›z›n düflmanlara karfl›
silahl› mücadeleye kat›lan kifli.
partner
a. ‹ng.
1.
Tiyatro, sinema vb. sanat
kollar›nda özellikle baflrol oyuncusunun
rol arkadafl›.
2.
K⤛t oyunlar›nda ortak.
3.
Birlikte dans edilen kifli.
pas (I)
a.
1.
Su içinde ve nemli havada, ba-
z› metallerin, özellikle de demirin yüze-
yinde oksitlenme sonucu oluflan mad-
de.
2.
t›p
Genellikle midenin bozulma-
s›ndan dolay› dilin üzerinde oluflan be-
yaz tabaka.
parlamenter
pas
492
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 492
1...,482,483,484,485,486,487,488,489,490,491 493,494,495,496,497,498,499,500,501,502,...688
Powered by FlippingBook