turkce sozluk - page 497

ünsüzlerinden birinin getirilmesi ve tek-
rarlanmas› yoluyla güçlendirerek olufl-
turulan ön ad; pekifltirme s›fat›:
bom-
bofl, kupkuru, tertemiz, masmavi.
pekifltirme s›fat›
a. dlb.
Pekifltirme ön ad›.
pekiyi
a.
Ö¤retimde, baflar› de¤erlendir-
mesinde kullan›lan en yüksek derece.
peklik, -¤i
a.
1.
Sertlik, kat›l›k.
2.
Sa¤lam-
l›k, dayan›kl›l›k.
3.
D›flk›n›n sertli¤i yü-
zünden abdestini yapamama ya da güç-
lükle yapma durumu; kab›z.
pekmez
a.
Üzüm, dut gibi meyvelerin kay-
nat›l›p koyulaflt›r›lmas›yla yap›lan s›v›
yiyecek.
peksimet, -di
a. Yun.
Piflirildikten sonra
dilimlenen ve ›s›yla kurutulup kat›laflt›-
r›lan, böylece uzun süre bozulmadan
saklanabilen ekmek.
pelerin
a. Fr.
Genifl, kolsuz bir tür üstlük.
pelesenk, -¤i
a. Ar. bitb.
1.
Bitkilerden ç›-
kar›lan kokulu bir reçine.
2.
Pelesenk
a¤açlar›n›n çeflitli renklerde, sert, daya-
n›kl› kerestesi.
pelesenk a¤ac›
a. bitb.
K›z›ldeniz k›y›lar›n-
da yetiflen, k›fl›n yapraklar›n› dökme-
yen, kerestesi çok de¤erli bir a¤aç.
pelikan
a. Fr. hayb.
Pelikangillerden, uzun
gagas›n›n alt›ndaki kesede yavrular›n›
beslemek için bal›k depolayabilen,
pembeye çalan beyaz tüylü, kanatlar›
gri renkte, iri bir kufl.
pelin
a. Yun. bitb.
Birleflikgillerden, çok ac›
ve ›t›rl› bir madde içeren, çok y›ll›k ve
otsu bir bitki.
pelte
a. Far.
1.
Meyve sular›, fleker ve ni-
flasta kar›fl›m›n›n koyulafl›ncaya kadar
kaynat›lmas›yla haz›rlanan bir tatl›.
2.
Bu k›vamda olan madde.
pelte gibi 1)
çok gevflek, yumuflak;
2)
mec.
çok yor-
gun, bitkin.
peltek, -¤i
ön a.
1.
Dilin ön difllere fazla
yaklaflmas› sonucu s ve z gibi sesleri
kusurlu söyleyen.
2.
Tutuk, titrek bir bi-
çimde:
peltek konuflmak.
peltekleflmek
(nsz.)
Dili ön difllerinin ara-
s›ndaym›fl gibi konuflmak.
pelür
a. Fr.
Çok ince, yar› saydam k⤛t.
pelüfl
a. Fr.
Bir yüzü uzun tüylü, yumuflak
ve parlak olan bir kumafl türü.
pembe
a. Far.
1.
Beyazla k›rm›z›n›n kar›fl›-
m›ndan elde edilen renk.
2.
ön a.
Bu
renkte olan.
pembeleflmek
(nsz.)
Pembe bir renk al-
mak.
pembemsi
ön a.
Rengi pembeye çalan.
pena
a. (pe’na) ‹t.
M›zrap, çalg›ç.
penalt›
a. (pe’nalt›) ‹ng. sp.
Futbolda, ceza
alan› içinde yap›lan kusurlu hareketten
dolay›, 11 metre uzaktan, bir oyuncu-
nun yaln›z kalecinin korudu¤u kaleye
yapt›¤› ceza at›fl›.
pencere
a. (pe’ncere) Far.
Bir yap›n›n d›fl
duvarlar›nda ve ulafl›m araçlar›nda ›fl›-
¤›n girmesi, içerinin havaland›r›lmas›,
d›flar›n›n görülebilmesini sa¤layan aç›-
l›r kapan›r ya da aç›lmayan caml› böl-
me.
pençe
a. Far.
1.
Y›rt›c› hayvanlar›n ön
ayaklar›n›n, y›rt›c› kufllar›n ayaklar›n›n
parmak ve t›rnaklar›n› da kapsayan uç
bölümü.
2.
Ayakkab›n›n taban›n› olufl-
turan kösele.
3.
mec.
Etkisinden kurtul-
man›n olanaks›z oldu¤u etkili güç:
Ada-
letin pençesinden kurtulamazs›n.
pen-
çe vurmak
pençelemek.
pençesine
düflmek
eline geçmek, birinin etkisi al-
t›na girmek.
pençelemek
(-i)
1.
Pençesiyle yakalamak,
pençe vurmak.
2.
Ayakkab›ya pençe
takmak, pençe vurmak.
penguen
a. Fr. hayb.
Penguengillerden,
Güney Kutbu’nda yaflayan, k›sa kanat-
lar› yüzme organ›na dönüfltü¤ünden
uçamayan, çok iyi yüzen bir deniz kuflu.
penis
a. (pe’nis) Lat.
Erkeklik organ›.
penisilin
a. Fr. ‹ng.
Küf mantarlar›ndan el-
de edilen antibiyotik.
pens
a. Fr.
1.
Bir giyside iç taraftan daralt›-
larak dikilmifl bölüm.
2.
Pense.
pense
a. (pe’nse) Fr.
Ortadaki bir mille bir-
pekifltirme s›fat›
pense
497
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 497
1...,487,488,489,490,491,492,493,494,495,496 498,499,500,501,502,503,504,505,506,507,...688
Powered by FlippingBook