turkce sozluk - page 684

t›ld›¤› karanl›k, kapal› yer.
2.
mec.
Çok
karanl›k ve s›k›nt›l› yer.
zindan gibi
çok
karanl›k, bunalt›c›, iç s›k›c›.
zinde
ön a. Far.
Dinç, canl›, sa¤lam.
zira
ba¤. (zi:ra:)
Çünkü, flundan dolay›:
Ben gelemeyece¤im, zira bafl›m a¤r›-
yor.
ziraat
a. (zira:at) Ar.
Çiftçilik, tar›m.
zirai
ön a.
Tar›mla ilgili, tar›msal.
zirkonyum
a. (zirko’nyum) Fr. kim.
Siyah
toz biçiminde ve atom numaras› 40,
atom kütlesi 91,22 olan bir element
(simgesi: Zr).
zirve
a. Ar.
1.
Doruk:
Da¤›n zirvesine ulafl-
t›.
2.
mec.
En üst aflama, derece, do-
ruk:
Mesle¤inin zirvesindeyken emekli
oldu.
zirzop
ön a. tkz.
Akl›na eseni yapan, delifl-
men.
ziyade
ön a. (ziya:de) Ar.
1.
Çok, daha çok:
Konuflmaktan ziyade susmay› tercih
ederdi.
2.
esk.
Ço¤alma, artma.
ziyade
olsun
yemekte olanlara söylenen bir
nezaket sözü.
ziyafet
a. (ziya:fet) Ar.
Konuklar› yemekli,
e¤lenceli a¤›rlama.
ziyan
a. Far.
Zarar.
ziyan etmek 1)
bofl ye-
re harcamak;
2)
zarara u¤ramak.
ziyan
olmak
bofluna harcanmak.
ziyan› yok!
önemli de¤il, önemi yok.
ziyaret
a. (ziya:ret) Ar.
1.
Birini görmeye
gitme.
2.
Bir yeri görmeye gitme.
ziya-
ret etmek
birini ya da bir yeri görmeye
gitmek.
ziynet
a. (zi:ynet) Ar.
Süs.
Zn
kim.
Çinko elementinin simgesi.
Zodyak
öz. a. Fr. gökb.
Burçlar kufla¤›.
zoka
a. (zo’ka) Yun.
Büyük bal›klar› tutmak
için kullan›lan, küçük bal›k biçiminde ve
ucu i¤neli kurflun parças›.
zonklamak
(
nsz.)
(vücudun bir yeri) Nab›z
at›fl› gibi kesik kesik a¤r›mak ya da san-
c›mak.
zonk zonk
be.
Zonklaman›n fliddetli oldu-
¤unu belirtmek için kullan›l›r:
Bafl›m
zonk zonk zonkluyor.
zoolog
a. Fr.
Hayvan bilimci.
zooloji
a. Fr.
Hayvan bilimi.
zor
a. Far.
1.
S›k›nt›, güçlük, sorun.
2.
Bas-
k›.
3.
Yüküm, zorunluluk.
4.
ön
a.
S›-
k›nt› ve güçlükle yap›lan.
5.
ön a.
S›k›n-
t› veren, katlanmas› kolay olmayan.
6.
be.
Güçlükle, zorlukla:
‹fl zor gelmiflti.
zoraki
ön a.
ve
be. (zo’ra:ki
) ‹stemeye iste-
meye, istemeyerek.
zorba
ön a. Far.
Gücüne güvenerek, flidde-
te baflvurarak baflkalar›n›n hakk›n› elin-
den alan.
zor bela
be.
Güçlükle.
zorla
be. (zo’rla)
1.
Zor kullanarak:
Zorla
konuflturdular.
2.
‹stemeyerek, isteksiz-
ce:
Oraya zorla gittim.
zorlamak
(-i, -e)
1.
Birine bir fley yapmas›
için zor kullanmak, güç kullanmak.
2.
Üstelemek, ›srar etmek:
Gelmem için
çok zorlad›.
3.
(-i)
Bir mekanizmay› ça-
l›flt›rmak; bir fleyi açmak, sökmek için
güç kullanmak:
kap›y› zorlamak.
zorlaflmak
(nsz.)
Zor duruma gelmek, güç-
leflmek:
Üniversiteye girmek her y›l bi-
raz daha zorlafl›yor.
zorluk, -¤u
a.
Güçlükle, s›k›nt›yla yap›lma
durumu; güçlük.
zorlukla
be.
Zor bir biçimde, güçlükle.
zorunlu
ön a.
1.
Kesinlikle gereksinim du-
yulan, vazgeçilmez:
zorunlu maddeler.
2.
Yap›lmas›, yerine getirilmesi kaç›n›l-
maz olan; mecburi; zaruri.
zorunluk, -¤u
a.
Zorunluluk.
zorunluluk, -¤u
a.
1.
Kaç›n›lmaz, vazgeçil-
mez gereksinim; zorunluk.
2.
Kesinlikle
yerine getirilmesi gereken yükümlülük,
mecburiyet, zaruret, zorunluk.
Zr
kim.
Zirkonyum elementinin simgesi.
zulmetmek
(-e) Ar.+T. (zu’lmetmek)
Eziyet
etmek, ac› çektirmek.
zulüm, -lmü
a. Ar.
Yasaya ya da vicdana
ayk›r› olarak yap›lan haks›zl›k, eziyet, k›-
y›m, ac›mas›zl›k.
zum
a. ‹ng.
Foto¤raf makinesinin de¤iflken
zinde
zum
684
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 684
1...,674,675,676,677,678,679,680,681,682,683 685,686,687,688
Powered by FlippingBook