turkce sozluk - page 674

yuvarlanmak
(nsz.)
1.
Kendi üzerinde dö-
nerek hareket etmek:
Tepeden tafllar
yuvarlan›yor.
2.
Dökülerek düflmek:
Ya-
naklar›ndan gözyafllar› yuvarlan›yordu.
3.
Yere devrilmek, düflmek:
Birden yere
yuvarland›.
yüce
ön a.
Ulu, büyük.
Yüce Divan
öz.
a
.
Anayasa Mahkemesinin
yüksek makamdaki görevlileri yarg›lar-
ken ald›¤› ad.
yücelmek
(nsz.)
Yüce duruma gelmek,
yükselmek.
yük
a.
1.
Bir tafl›t›n, hayvan›n ya da insan›n
tafl›d›¤› fleylerin tümü:
Kamyon yükünü
boflalt›yor.
2.
Bir tafl›y›c›n›n tafl›yabildi-
¤i miktar:
bir kamyon kömür.
3.
Eflya.
4.
fiz.
Bir cismin yüzeyinde toplanan
elektrik miktar›.
5.
mec.
Birinin üzerine
almak zorunda kald›¤› a¤›r görev.
6.
mec.
Tedirginlik veren, insan› s›kan fley.
yüklem
a. dlb.
Tümcede ifl, olufl, hareket,
duygu bildiren eylem ya da eylem gö-
revli sözcük ya da sözcük grubu:
Anne-
me yard›m ettim.
yükleme
a.
1.
Yüklemek eylemi.
2.
fiz.
Bir
yere, bir nesneye elektrik yükü biriktir-
me, doldurma; flarj.
yükleme durumu
a. dlb.
Belirtme durumu.
yüklemek
(-i, -e)
1.
Tafl›nacak bir fleyi tafl›-
ta, hayvana ya da insana yerlefltirmek,
koymak:
Eflyay› kamyona yükledik.
2.
(-e) fiz.
Bir cisme elektrik gücü vermek.
3.
mec.
Bir yükümlülü¤ü birine vermek.
4.
mec.
Bir suçu birinin üstüne atmak.
yüklenici
a.
Müteahhit, üstlenici.
yüklenmek
(-i)
1.
Yüklemek eylemi yap›l-
mak: Eflya kamyona yüklendi
.
2.
Kendi
a¤›rl›¤›n› bir fleyin, birinin üstüne ver-
mek; abanmak.
3.
Bir yükü kendisine
yüklemek:
Bavullar› yüklendi.
4.
mec.
Bir ifli yapmay› kabul etmek, üstlenmek.
5.
(-e) mec.
Bir fley yapmas› için birinin
üstüne düflmek, onu zorlamak:
Çocu¤a
fazla
yüklenmeyin.
yükleyici
a. ve ön
a.
1.
Yüklemek eylemini
yapan
(kifli).
2.
A¤›r yükleri kald›rma,
tafl›ma ya da yükleme iflinde kullan›lan
araç.
yüklü
ön a.
1.
Yükü olan.
2.
Çok çal›flmay›
gerektiren, çetin, güç, a¤›r:
Bugün yük-
lü bir program›m var.
3.
Bir fleyle dolu
olan:
nefret yüklü.
4.
argo
Çok paral›,
vars›l.
yüklük, -ü
a.
Evlerde yatak, yorgan gibi efl-
yay› koymaya yarayan büyük dolap ya
da yer.
yüksek, -¤i
ön a.
1.
Dikey yönde alt› ile üs-
tü aras›ndaki uzakl›k çok olan:
yüksek
bir bina.
2.
Belirli bir yere göre daha yu-
kar›da bulunan:
Raflar› yükse¤e koy-
mufllar.
3.
Güçlü, etkili, fliddetli:
yüksek
bir ses.
4
. Derece, makam, rütbe bak›-
m›ndan üstün olan:
yüksek dereceli bir
memur.
5.
mec.
Normal ölçünün ya da
de¤erin üstünde olan:
yüksek ücret
.
6.
mec.
Yüce, erdemli:
yüksek karakterli
bir ulus.
yüksek atlama
a. sp.
Vücudu, gerilerden
koflup h›z alarak bacaklar›n s›çrama gü-
cüyle yerden keserek bir ç›tan›n üzerin-
den geçirmeye dayanan bir atletizm da-
l›.
yüksek bas›nç, -c›
a. meteor.
Bas›nçölçer-
de 760 mm üstünde bulunan ve güzel
havay› belirten hava durumu.
yüksek gerilim
fiz.
33 bin kilovattan 54 bin
kilovata kadar olan gerilim.
yükseklik, -¤i
a.
1.
Yüksek olma durumu.
2.
mat.
Geometrik biçimlerde tabandan
tepeye olan uzakl›k.
3.
co¤.
Yükselti, ir-
tifa.
yükseklikölçer
a.
Bulunulan yerin yüksek-
li¤ini gösteren ayg›t.
yüksekokul
a.
Belirli bir meslekle ilgili e¤i-
time ve ö¤retime a¤›rl›k veren yük-
sekö¤retim kurumu.
yüksek ö¤renim
a.
Orta ö¤renim düzeyi
üstündeki ö¤renim.
yüksekö¤retim
a.
1.
Üniversite, akademi
ve yüksekokullarla, bunlar› yönetme
yuvarlanmak
yüksekö¤retim
674
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 674
1...,664,665,666,667,668,669,670,671,672,673 675,676,677,678,679,680,681,682,683,684,...688
Powered by FlippingBook