– Evet do¤ru, uzakl›k yaklafl›k olarak böyle. Ama enlem
ve boylam›m ne? (Alice’in bu sözlerin ne olduklar›na iliflkin
en ufak bir düflüncesi yoktu, ama bunlar› söylemek hoflu-
na gidiyordu.)
– Acaba, dünyan›n ortas›ndan geçip öbür taraftan yer-
yüzüne mi ç›kaca¤›m? Bafl afla¤› yürüyen insanlar›n ara-
s›nda dolaflmak ne e¤lenceli olacak. Onlara ülkelerinin
ad›n› sormam gerekecek. “Affedersiniz, buras› Yeni Zelân-
da m›, yoksa Avustralya m›?” Yok, olmaz. “Ne cahil k›z der-
ler!” benim için. Hay›r, sormak do¤ru olmaz. Belki de bir
yerde bir levha görürüm. Böylece, hangi ülkede oldu¤umu
ö¤renirim.
Afla¤›ya düflüflü hâlâ sürüyordu. Yap›lacak baflka bir
fley olmad›¤›ndan Alice, yine kendi kendine konuflmaya
bafllad›:
– Kedim Dinah, bu gece beni çok özleyecek. Umar›m
evdekiler çay zaman› onun süt kâsesini doldurmay› unut-
mazlar. Keflke sen de yan›mda olsayd›n Sevgili Dinah’›m.
Ama havada hiç fare olmaz. Zarar› yok, sen de yarasa ya-
kalard›n. Acaba kediler yarasa yer mi?
Alice’in uykusu gelmiflti, rüyada gibi konuflmas›na de-
vam etti:
– Kediler yarasa yer mi? Kediler yarasa yer mi? Bazen
de “Yarasalar kedi yer mi?” diye soruyordu. Sorular›n ikisi-
ne de yan›t vermedi¤i için, sözcükleri nas›l s›ralad›¤›n› pek
fark etmiyordu.
Derken tatl› bir uykuya dald›. Rüyas›nda Dinah’la el ele
yürüdü¤ünü gördü. Ona sordu:
– Bana do¤ru söyle Dinah, hiç yarasa yedin mi?
O anda Alice, yumuflak bir biçimde çal›lar›n ve kuru
yapraklar›n üzerine düflüverdi. Neyse ki, Alice’e hiçbir fley
7