Ned:
– Profesör, Allah aflk›na b›rak›n flu deniz kabuklar›n›
inceleyip durmay› da biraz da ilerisini düflünün, diye si-
tem etti. Conseil ve siz, burada tutsak oldu¤umuzu unut-
mufl gibisiniz.
– Tutsak oldu¤umuzu biliyorum, dedim. Fakat raha-
t›m›z yerinde.
Conseil’e döndüm:
– Conseil, Ned’in kurtulmam›z konusunda bir plân›
varsa dinleyelim.
Conseil ve ben koltuklar›m›zda oturuyorduk; Ned’se
sinirli sinirli oday› arfl›nl›yordu.
– Birkaç gündür k›y›lara yak›n seyrediyoruz, dedi.
– Bundan ne ç›kar Ned? dedim. Buralarda kum ve
kayalardan baflka bir fley yok. Ne yiyecek ne de bir
damla su. Gemiden kaçsak bile çölde ölürüz.
– Fakat buralar M›s›r ve Hindistan aras›ndaki deniz
yolu üzerinde. Nautilus’dan kaçabilirsek belki bir Avrupa
gemisinin ya da Arap yelkenlisinin dikkatini çekebiliriz.
Conseil:
– Bu s›cakta yaflama flans›m›z az olur, dedi. Gemi-
de kalmak çok daha iyi.
Ned:
– Profesör, siz hep gemide mi kalmak istiyorsunuz?
diye sordu. Çok ciddî görünüyordu. Ya siz Conseil, Pa-
ris Müzesi’ni bir daha görmek istemiyor musunuz?
– Fakat ne zaman istersek kaçabiliriz, dedim.
45