* * *
Akdeniz’de kaçabilecek f›rsat ç›kmad›. Saatte yirmi
befl mil h›zla ve aç›ktan yol al›yorduk. Ned, Kaptan Ne-
mo’nun kaçmam›za engel olmak için bilerek böyle dav-
rand›¤› kan›s›ndayd›. Ben de onun gibi düflünüyordum.
Nautilus, Cebelitar›k Bo¤az›’n› geçince Portekiz’e
yöneldi. Ned’e:
– Kuzey Avrupa sahillerine var›nca bir hayli kaçma
f›rsat› ç›kar, dedim.
– fians›m›z› bu gece denemeliyiz.
– Bu gece mi?
– Evet, efendim. Bana f›rsat ç›kar ç›kmaz harekete
geçece¤inize söz vermifltiniz. Bu gece Portekiz k›y›lar›-
na iyice yaklaflaca¤›z. Hava güzel, ay ›fl›¤› yok. Bu ge-
ce saat dokuzda. Conseil’e de söyledim. Gemicilere gö-
rünmeden Conseil’le ortadaki merdivenlere gidece¤im.
Siz kütüphanede oturup iflaretimi bekleyin. Kürekler,
yelken dire¤i, yelken, hepsi sandalda. Yeteri kadar yiye-
cek de haz›rlad›m.
– Fakat deniz dalgal›.
– Kabul ediyorum. Fakat riski göze almal›y›z. ‹nsan,
özgürlük için ufak tefek tehlikeleri göze almal›d›r. Sandal
sa¤lam. Yar›n bu zamanlar, belki iki yüz mil uzakta olu-
ruz.
Ned, bu sözleri söyledikten sonra yan›mdan ayr›ld›.
Keyfim kaçm›flt›, gemiden ayr›lmay› pek istemiyordum.
Gemiyle dolaflarak daha pek çok fley görebilirdim. Üste-
52