rüdükten sonra, istiridye yata¤›na ulaflt›k. Çevrede mil-
yonlarca istiridye vard›. Ned, hemen sepetini doldurma-
ya bafllad›ysa da, Kaptan yola devam etmemizi istedi.
Az sonra, kayalar›n aras›ndaki büyük bir ma¤araya
geldik. ‹çeriye do¤ru yürüdükçe ›fl›k azal›yor, fakat gene
de kaya sütunlar› görülebiliyordu.
Kaptan Nemo’nun bizi buraya niçin getirdi¤ini düflü-
nürken, Kaptan durdu. Yass› bir kayan›n üzerindeki büyü-
cek bir cismi gösterdi. Gösterdi¤i fleyi önce yuvarlak bir
kaya sand›m. Fakat dikkatle bak›nca, bunun dev bir isti-
ridye oldu¤unu gördüm. A¤›rl›¤› belki üç yüz kilo vard›.
‹stiridyenin kabuklar› hafifçe aral›kt›. Kaptan, kapan-
mas›na engel olmak için b›ça¤›n› iki kabuk aras›na sok-
tu. Sonra sol elini içeri sokup üst deriyi kald›rd›. Bir de
ne görelim! Hindistan cevizi büyüklü¤ünde bir inci. Onu
daha yak›ndan incelemek için elimi inciye uzatt›m. Fakat
Kaptan Nemo engel oldu. B›ça¤›n› kabuklar›n aras›ndan
çekti ve istiridye yine kapand›.
Onun amac›n› anlam›flt›m. Buraya hiçbir dalg›ç ula-
flamazd›. Kaptan, incinin daha da büyümesi için onu öy-
lece b›rak›yordu.
Bir süre sonra, sandal›m›za dönmek üzere yola ç›k-
t›k. On dakika sonra Kaptan Nemo, birden hepimizi dur-
durup sa¤ taraf›m›zdaki bir yeri gösterdi. Önce, köpek
bal›klar› geliyor sand›m. Ancak gördü¤ümüz fley, bir de-
niz yarat›¤› de¤ildi; insand›.
Bu, inci av› mevsiminden önce inci toplamaya ç›k-
42