nin de böyle hemen uykuya dalmas› beni flafl›rtm›flt›.
Ancak az sonra beni de uyku bast›r›nca, durumu anla-
d›m. Yemeklerimize uyku ilâc› konulmufltu.
Güverte kapaklar›n›n kapand›¤›n› ve geminin dald›-
¤›n› iflittim. Çok geçmeden ben de derin bir uykuya dal-
m›flt›m.
Uyand›¤›m›z zaman Nautilus hiçbir fley olmam›fl gi-
bi yoluna devam ediyordu. Bir gün, bir gece uyumufltuk.
Ne olduysa bu süre içinde olmufl, bizim ruhumuz bile
duymam›flt›.
Oturma odas›nda otururken, Kaptan Nemo yan›ma
geldi.
– Siz doktor musunuz Profesör?
– Üniversitede t›p ö¤renimi gördüm. Müzede çal›fl-
maya bafllamadan önce birkaç y›l doktorluk yapt›m.
– Öyleyse beni izleyin.
Kaptan beni tayfalar›n yatakhanesine götürdü. Ora-
daki bir yatakta, bafl› sarg›l› birisi yat›yordu.
Adam›n bafl›ndaki sarg›lar› çözünce, korkunç bir ya-
rayla karfl›laflt›m. Adam›n kafas› parçalanm›flt›. Bu yara,
büyük bir silâhla aç›lm›fl olmal›yd›.
Adam›n fazla yaflamayaca¤› anlafl›l›yordu. Belli be-
lirsiz soluk al›yordu, nabz› da çok zay›f at›yordu. Elleri,
ayaklar› so¤umaya bafllam›flt›. Yaray› pansuman edip
yeniden sard›ktan sonra Kaptan Nemo’ya döndüm.
– Nas›l yaraland›?
– Bunu bilmeniz gerekmez. Durumu nas›l? Bana
aç›kça söyleyin. Kendisi Frans›zca bilmez.
– ‹ki saat sonra ölecek.
37