139
• dar gelirli:
Geliri az olan, geçim s›k›nt›s› çeken.
Dar gelirli insanlar›n yaflad›¤› bir mahalleydi.
• dar›s› (dostlar) bafl›na:
Bu güzel duruma senin (bütün dostlar›n) de kavuflman›
dilerim, anlam›nda söylenir.
Ben evlendim, dar›s› dostlar bafl›na.
• dar kafal›:
Kavray›fl› az, anlay›fl› k›t; yenilikleri benimseyecek yete-
nekten yoksun.
Bu ülke dar kafal› insanlar›n yönetimiyle ilerleyemez.
• Davul çalsan iflitmez:
1.
Uykusu çok a¤›r olan kimseler için söylenir.
Televizyonun sesini k›smana gerek yok. Davul çalsan
iflitmez.
2.
Bir kimsenin çal›fl›rken baflka hiçbir fleyle ilgilenmedi-
¤ini belirtmek için de kullan›l›r.
Okumaya o kadar dalm›fl ki davul çalsan iflitmez.
• dayak atmak:
Dövmek.
Dayak atmaktan zevk duyan hasta biriydi.
• dayak yemek:
Dövülmek.
Dayak yemeyi onuruna yediremedi.
• dayay›p döflemek:
Evi, oday› eflyalarla donatmak.
Eline para geçince evini dayay›p döfledi.
• Dedi¤i dedik (çald›¤› düdük):
Sözünden dönmez, anlam›na gelir.
Dedi¤i dedik bir insand›.
Deyimler/133-153 21/07/2010 21:03 Page 139
