141
• deli dolu:
‹lerisini, gerisini düflünmeden konuflan, davranan kim-
seler için söylenir.
Deli dolu bir adam oldu¤undan s›k s›k bafl› belaya gi-
rerdi.
• deli fiflek:
Korkusuz, atak, delice ifller yapan kimseler için kullan›-
l›r.
Deli fiflek bir gençti.
• deli¤e t›kmak:
Tutuklamak, hapishaneye koymak.
Polis, yakalad›¤› soyguncuyu deli¤e t›kt›.
• delik büyük, yama küçük:
Olanaklar o kadar k›s›tl› ki gereksinimi karfl›lam›yor, an-
lam›nda kullan›l›r.
Delik büyük, yama küçük; bu yüzden borcumuz her gün
art›yor.
• deliksiz uyku:
Hiç uyan›lmadan gerçekleflen uzun ve derin uyku.
Sabaha kadar deliksiz uyku çektim.
• delili¤e vurmak:
Deli gibi davranmak.
Delili¤e vurup bu iflin içinden s›yr›laca¤›m san›yorsun.
• deli saçmas›:
Anlams›z, tutars›z.
Deli saçmas› sözler söylüyordu.
• Demem o de¤il:
As›l söylemek istedi¤im bu de¤il.
Gelmeyi istiyorum, ama demem o de¤il.
Deyimler/133-153 21/07/2010 21:03 Page 141