 
          148
        
        
          • dil (diller) dökmek:
        
        
          Bir kimseye bir fleyi yapt›rmak ya da ona yaranmak
        
        
          amac›yla onun hofllanaca¤› fleyler söylemek.
        
        
          O kadar dil döktüm, ama onu konsere götüremedim.
        
        
          • dil ebesi:
        
        
          Çok ve esprili konuflan kimseler için söyleriz.
        
        
          Babas› gibi dil ebesi olmufl.
        
        
          • dile (dillere) düflmek:
        
        
          Uygun olmayan davran›fl› nedeniyle hakk›nda dedikodu
        
        
          yap›lmak.
        
        
          Niçin dillere düfltü¤ünü anlayam›yordu.
        
        
          • dile gelmek:
        
        
          Dillenmek, konuflmaya bafllamak.
        
        
          Tilki kardefl dile gelmiflti.
        
        
          • dile getirmek:
        
        
          Bir durum ya da olay üzerinde konuflmak.
        
        
          Çevre kirlili¤i konusundaki düflüncelerini dile getirdi.
        
        
          • dile kolay:
        
        
          Anlatmas› kolay, ama yap›lmas› ya da katlanmas› çok
        
        
          zor.
        
        
          Dile kolay, tam befl çocuk yetifltirip okutmufltu.
        
        
          • dili a¤›rlaflmak:
        
        
          Zorla konuflabilmek.
        
        
          Hastal›¤› nedeniyle dili a¤›rlaflm›flt›.
        
        
          • dili bir kar›fl d›flar› ç›kmak:
        
        
          Çok yorulmak.
        
        
          Uzun süre yürüyünce dili bir kar›fl d›flar› ç›km›flt›.
        
        
          • dili çözülmek (aç›lmak):
        
        
          Konuflmaya bafllamak.
        
        
          Bakt› bakt›, sonunda dili çözüldü.
        
        
          Deyimler/133-153  21/07/2010  21:03  Page 148