142
• demeye getirmek:
Do¤rudan do¤ruya söylemeyip dolambaçl› yollarla an-
latmak.
Bu sözlerle ne demeye getiriyor.
• demir almak:
(Gemi) Yola ç›kmak için çapas›n› denizden çekmek.
Gemi demir almak üzereydi.
• demir atmak:
1.
(Gemi) Çapas›n› denize b›rakmak.
Küçük gemi demir att›.
2.
Bir kimse bir yerde uzun süre kalmak.
O kasabaya demir att›m.
• Demoklesin
(*)
k›l›c›:
‹nsan› her an korku ve bask› alt›nda tutan büyük ceza
tehdidi.
Bu salg›n hastal›k, Demoklesin k›l›c› gibi insanlara kor-
ku saç›yor.
• dem vurmak:
Olmayacak bir konu üzerinde konuflmak.
fiimdi ölümden dem vurman›n s›ras› m›?
• denizde kum onda para:
Denizdeki kum gibi çok paras› var, anlam›na gelir.
‹stedi¤ini al›yor, denizde kum onda para.
• denizden ç›km›fl bal›¤a dönmek:
bk. sudan ç›km›fl bal›¤a dönmek.
• deniz kurdu:
Usta denizci.
Bir deniz kurdu oldu¤undan f›rt›nay› sezmiflti.
(*) Demokles:
M.Ö. IV. yüzy›lda Kral Dionysios’un sohbetçisiymifl.
Kral olmay› çok istiyormufl. Kral bunu ö¤renince, Demokles’e kral
olman›n tehlikesini anlatmak için bir koltu¤un üstüne ha düfltü ha
düflecek bir k›l›ç ast›rm›fl. Sonra da Demokles’i ça¤›rt›p bu kol-
tu¤a oturtmufl.
Deyimler/133-153 21/07/2010 21:03 Page 142