143
• deniz tutmak (bir kimseyi):
Deniz tafl›tlar›nda sallant›dan dolay› bafl› dönmek, mi-
desi bulanmak.
Ne zaman vapura binse, deniz tutar.
• derdine deva bulunmak:
S›k›nt›l› durumuna bir çözüm bulunmak.
Evsiz kalm›flt›k, ama derdimize deva bulundu.
• derdine düflmek:
Yap›lmas› gereken bir fleyi gerçeklefltirmenin çarelerini
aramak.
Bir bisiklet alabilmenin derdine düflmüfltü.
• derdine yanmak:
Kendi durumuna üzülmek.
Onunla u¤raflaca¤›na oturup derdine yans›n.
• derdini deflmek (bir kimse baflkas›n›n):
Üzüntüsünü, s›k›nt›s›n› an›msat›p yeniden üzülmesine
neden olmak.
Sus, derdimi deflme!
• derdini dökmek:
S›k›nt›lar›n›, üzüntülerini ayr›nt›l› olarak anlatmak.
O akflam derdini döktü.
• Derdini Marko Paflaya
(*)
anlat:
Yak›nman› dinleyecek kimseyi bulamazs›n, anlam›nda
söylenir.
Kim dinler seni? Derdini Marko Paflaya anlat.
• dereden tepeden konuflmak:
bk. havadan sudan konuflmak.
(*) Marko Pafla:
‹nsanlar›n dertleriyle çok yak›ndan ilgilenen bir Türk
hekimidir. Ancak, kimilerine göre insanlarla ilgilenir görünüp olum-
lu bir ifl yapmayan bir kiflidir. Marko Pafla 1888 y›l›nda ölmüfltür.
Deyimler/133-153 21/07/2010 21:03 Page 143
