144
• dereyi görmeden paçalar› s›vamak:
Bir ifle, zaman› gelmeden haz›rlanmaya kalk›flmak.
Dereyi görmeden paçalar› s›v›yorsun. Acelen ne?
• derinden derine:
Uzaklardan anlam›na gelir.
Derinden derine bir müzik sesi geliyor.
• derinlere dalmak:
Çok fazla düflünmek.
Sabah sabah derinlere dalm›fls›n.
• derisi kemiklerine yap›flmak:
Çok zay›flamak.
Bir haftada derisi kemiklerine yap›flm›fl.
• derli toplu:
Düzenli, da¤›n›k olmayan anlam›na gelir.
Derli toplu bir odas› vard›.
• derme çatma:
1.
Aralar›nda uyum bulunmayan.
O sokakta derme çatma evler vard›.
2.
De¤ersiz gereçlerle özensiz olarak yap›lm›fl.
Odas› derme çatma eflyalarla doluydu.
• ders almak:
Bir olaydan deneyim kazanmak.
Kardeflimin bafl›na gelenlerden hepimiz ders ald›k.
• ders vermek:
Bir kimseyi, sert bir karfl›l›kla yola getirmek.
Çok yanl›fl davran›yor, ona bir ders vermem gerekiyor.
• dert orta¤›:
1.
Ayn› derdin s›k›nt›s›n› yaflayanlardan her biri.
Bu olay hepimizi dert orta¤› yapt›.
2.
Bir kimsenin derdini anlatt›¤›, paylaflt›¤› dostu.
Bunald›¤›m zamanlarda dert orta¤›m› arar›m.
Deyimler/133-153 21/07/2010 21:03 Page 144