152
• dirsek çürütmek:
Okuyup ö¤renmek için y›llarca emek vermek.
Bir meslek sahibi olmak için dirsek çürütmüfltü.
• dirsek temas›:
‹fl birli¤i iste¤ini gösteren yaklaflma giriflimi.
Rakip firmayla dirsek temas› içindeydiler.
• difl bilemek (birine):
Kötülük yapmak için f›rsat beklemek.
Kimileri bu dik kafal› ö¤renciye difl biliyordu.
• difle dokunmak (bir fley):
‹fle yarar, önemli olmak.
Eskicide difle dokunur bir fley bulamad›k.
• difl geçirememek (birine):
Sözünü dinletememek, gücü yetmemek.
Emrinde çal›flanlara difl geçiremiyordu.
• difl göstermek:
Güçlü oldu¤unu davran›fllar›yla anlatmak.
Patronlar› ara s›ra difl gösterirdi.
• diflinden, t›rna¤›ndan art›rmak:
Harcamalar›n› azaltarak para biriktirmek.
Bu evi almak için diflimden t›rna¤›mdan art›rd›m.
• difline göre:
Onun yapabilece¤i ölçüde.
Tam benim diflime göre bir iflti.
• diflinin kovu¤una yetmemek:
Doymas› için çok az olmak.
Bu pilav diflimin kovu¤una yetmez.
• diflini s›kmak:
S›k›nt›ya dayanmak, katlanmak.
Biraz daha diflini s›k, mutlaka ifl bulacaks›n.
Deyimler/133-153 21/07/2010 21:03 Page 152
