187
• fark›nda olmak:
bk. fark etmek. (1)
• fasulye gibi kendini nimetten saymak:
Yersiz olarak kendi kendine de¤er vermek.
Fasulye gibi kendini nimetten say›yor, bu yüzden ona
hiç ›s›namad›m.
• fazla kaç›rmak:
Gere¤inden fazla yemek, içmek.
Fazla kaç›r›nca gece uyuyamad›m.
• felce u¤ramak (bir ifl):
Daha ileri gidemez olmak.
Kar ya¤›fl› nedeniyle trafik felce u¤rad›.
• Fele¤in çemberinden geçmifl:
Ac› tatl›, bafl›ndan birçok olay geçmifl, deneyim kazan-
m›fl kimseler için söylenir.
Fele¤in çemberinden geçmifl bir insand›.
• fele¤in sillesini yemek (sillesine u¤ramak):
Büyük bir y›k›ma u¤ramak.
Fele¤in sillesini yedi¤inden beri insanlarla iliflkileri bo-
zuldu.
• felekten bir gün (gece) çalmak:
Keyifli bir gün (gece) geçirmek.
Arkadafllarla felekten bir gece çald›k.
• fellik fellik aramak:
Telafll› bir biçimde oradan oraya koflturarak bir fleyi, bir
kimseyi aramak.
fiapkam› fellik fellik arad›m, ama bulamad›m.
• felsefe yapmak:
Olaylar›n neden ve sonuçlar› üzerine kiflisel soyut dü-
flünceler ileri sürmek.
Felsefe yapmay› b›rak da bu maça nas›l haz›rlanmam›z
gerekti¤ini söyle.
Deyimler/175-195 21/07/2010 21:02 Page 187