177
• el koymak (bir ifle):
1.
Bir yolsuzlu¤u ortaya ç›karmak için incelemeye al-
mak.
Savc›l›k o ifle el koymufl.
2.
Yetkili bir organ, bir mal› ya da bir kurumu buyru¤u al-
t›na almak.
Devlet o bankaya da el koydu.
• elleri nas›r ba¤lamak:
Uzun süre elleriyle a¤›r ifller yapm›fl olmak.
Bütün gün kazma sallamaktan elleri nas›r ba¤lam›flt›.
• Ellerin dert görmesin:
Allah senden raz› olsun, anlam›nda söylenir.
Güzel olmufl, ellerin dert görmesin.
• elle tutulacak taraf› (yan›) kalmamak:
1.
Sa¤lam bir yan› kalmamak.
Bu masan›n elle tutulacak taraf› kalmam›fl.
2.
Güvenli ya da de¤erli bir yan› olmamak.
Bu adam›n elle tutulacak taraf› kalmad›.
• elle tutulur, gözle görülür:
Çok aç›k, çok belirgin, anlam›nda söylenir.
Elle tutulur, gözle görülür bir olayd›.
• elo¤lu:
Yabanc› kimse.
Elo¤lu çal›fl›p kazan›yor.
• el pençe divan
(*)
durmak:
Sayg› gösterilmesi gereken bir kimsenin karfl›s›nda el-
lerini gö¤sünün üzerinde kavuflturarak ayakta durmak.
Padiflah›n karfl›s›nda el pençe divan durmufltu.
(*) divan:
Yüce bir varl›¤›n huzuru, kat›.
Deyimler/175-195 21/07/2010 21:02 Page 177
