182
• etek dolusu:
Bol bol, pek çok (para).
Etek dolusu paras› var.
• etekleri tutuflmak:
Çok telafllanmak.
Müfettiflin gelece¤ini duyunca hepimizin etekleri tutufl-
tu.
• etekleri zil çalmak:
Çok sevinmek.
Tatile ç›kacak, bu yüzden etekleri zil çal›yor.
• Eti ne, budu ne:
1.
Yafl› küçük.
Eti ne, budu ne? Bu ifli ona yapt›r›yorlar.
2.
Paras› az, gücü ve olanaklar› s›n›rl›.
Bu iflin alt›ndan kalkamaz. Eti ne, budu ne?
• etine dolgun:
fiiflman say›lmayan, tombul kimseler için kullan›l›r.
Etine dolgun bir han›md›.
• Eti senin, kemi¤i benim:
Çocuklar›n velilerinin, ö¤retmene ya da ustaya çocu¤un
e¤itimi için tam yetki verdi¤ini belirtmek için söylenir.
Çocu¤u getirdim usta; eti senin, kemi¤i benim.
• etli butlu:
Oldukça fliflman.
Etli butlu bir çocuktu.
• etliye sütlüye kar›flmamak:
Olaylarla, baflkalar›yla ilgilenmeyip kendi hâlinde yafla-
mak.
Etliye sütlüye kar›flmad›¤› için bafl› derde girmezdi.
• etmedi¤ini b›rakmamak (komamak):
Elinden gelen her türlü kötülü¤ü yapmak.
Sabahtan beri etmedi¤ini b›rakmad›.
Deyimler/175-195 21/07/2010 21:02 Page 182
