405
• tok gözlü:
bk. gözü tok.
• tongaya
(*)
basmak:
bk. faka basmak
• top (topu) atmak:
Batk›nl›¤a u¤ramak (iflas etmek).
En sonunda topu att›k.
• topa tutmak:
1.
Topla arka arkaya bir yere atefl etmek.
Kaleyi kuflatm›fllar, sonra da topa tutmufllard›.
2.
Bir kimseye öfkelenip k›r›c› sözler söylemek.
Adam bizi topa tuttu.
• Topra¤› bol olsun:
Müslüman olmayan ölüler için “Hay›rla an›lacak kifliydi,
ruhu huzur içinde olsun.” anlam›nda söylenir.
‹yi bir insand›, topra¤› bol olsun.
• topun a¤z›nda:
Tehlikeye en yak›n yerde olan kimseleri nitelemek için
söylenir.
O düflünsün, topun a¤z›nda olan o.
• topu topu:
(Az›msanan, çok az olan fleyler için) Hepsi, tümü.
Topu topu iki kilogram alm›fl.
• top yekûn:
Eksiksiz olarak, toplam olarak.
Top yekûn savafla karfl›yd›lar.
• toz kondurmamak:
Bir kimsede ya da bir fleyde herhangi bir kusurun varl›-
¤›n› kabul etmemek.
Babas›na toz kondurmazd›.
(*) tonga:
Hile, düzen, tuzak.
Deyimler/405-425 21/07/2010 21:00 Page 405