406
• toz olmak:
Kaçmak, gözden kaybolmak.
Birden toz oldu.
• tozpembe görmek (ortal›¤›, dünyay›):
Afl›r› ölçüde iyimser olmak, üzücü durumlar› iyimserlik-
le karfl›lamak.
Dünyay› tozpembe görüyorsun, ama öyle de¤il.
• tozu dumana katmak:
Ortal›¤› karmakar›fl›k bir duruma getirmek.
Evimize gelip tozu dumana katt›.
• Tövbeler olsun (Tövbeler tövbesi):
Piflmanl›k duyulan bir ifli bir daha yapmama karar›n› be-
lirtmek amac›yla “bin kez ve kesinlikle tövbe” anlam›n-
da söylenir.
Bir daha m›, tövbeler olsun!
• treni kaç›rmak:
Bir ifli gerçeklefltirme, bir fleyi elde etme olana¤›n› yitir-
mek.
Karar vermekte gecikince treni kaç›rd›.
• tuhaf›na gitmek (bir fley, birinin):
Bir fleyi tuhaf bulmak.
Filmin ad› tuhaf›na gitmiflti.
• tur atmak:
K›sa bir yolda dolafl›p gelmek.
S›k›ld›m, tur ataca¤›m.
• turnay› gözünden vurmak:
Beklenmedik bir kazanç elde etmeyi baflarmak.
Durdun durdun, turnay› gözünden vurdun.
• turp gibi:
Sa¤l›kl›, sa¤lam.
Onu dün gördüm, turp gibiydi.
Deyimler/405-425 21/07/2010 21:00 Page 406