431
• yapmad›¤›n› b›rakmamak (koymamak):
Kötülük yapmak, eziyet etmek, s›k›nt› vermek.
Sözümü tutmay›nca bana yapmad›¤›n› b›rakmad›.
• yara açmak:
Büyük bir dert ve üzüntü yaratmak.
Ekonomik kriz, toplumda büyük bir yara açm›flt›.
• yaras›n› deflmek:
Üzüntüsünü, derdini an›msatmak.
Yaras›n› deflti¤inin fark›nda m›s›n?
• yaraya merhem olmak:
Zorunlu gereksinmeyi karfl›lamak.
Bu para yaram›za merhem olacak.
• yar›m a¤›zla (söylemek):
‹steksizce (söylemek).
Yar›m a¤›zla söyledi¤i için davetine gitmedim.
• yar›m yamalak:
‹stenilen biçimde de¤il, eksik.
Verilen ifli yar›m yamalak yapt›.
• yar›ndan tezi yok:
Geciktirmeden, hemen yar›n.
Yar›ndan tezi yok bu ifle bafllayal›m.
• yar› yar›ya:
1.
Yar›s› kadar.
Bugünkü sat›fl›m›z yar› yar›ya azald›.
2.
Yar›s› birine, yar›s› di¤erine verilerek.
Bu elmay› yar› yar›ya paylaflacaks›n›z.
• yar› yolda b›rakmak (birini):
Bir kimseye yap›lmakta olan yard›m› sonuna dek sür-
dürmemek.
Bizi yar› yolda b›rakt›.
Deyimler/426-446 21/07/2010 21:17 Page 431